Bir gül tutuyorum elimde
Yaprakları titriyor buğulu
Bir elimde leylak
Bir elin göğsümde kuğu
Sağıyorsun gecemi uzun uzun
Çırpınıyor boşluğumda bayrak
Yine aynı gece
Sanırsın erguvanın efendisi
Sokmuş koynuna ayı mosmor
Oynak yıldızlar da peşinden
Dayandılar pencereme
Ah, bu ne çalım!
Ayın yeryüzüne bakan kor yalnızlığı
Damar damar işlediğim küheylan
Ah arsız yürek!
Düş kurmanın gece postasıyım ben
Kuş sürülerinin son çığlığı
Son soluğu ay ışığının
Aç çıplak kaç sabah geçti böyle
İtiş kakış penceremden
Yüreğimin çatısını parçalayarak
Kaç güz indi darmaduman
Herkes dönüp dönüp
Belleğimin kırık dallarından araladığım
Romana bir güz bırakıp giden yolcum
Yüzünün oyasını usul usul işlerken yüreğim
Sayıklayan saatler hızar gibi geçip gövdemden
Biçilmiş ne varsa, ne varsa yarım düşlerden
Dağıtıp gürlemişti şehrin tepelerinden
Bir iskemle gibi kuruldum oyunun ortasına
Oyuncular çalgıcılar düş üstüne düş tartıyor
Gramından eksilmiyor heyhat!
İlmeğe dolaştı işleyen zaman
Oysa bizim sayacak yıldızımız kalmamış
Söyle hangi sulara bakalım Pişekâr
Gül diyorum, gül!
Kanırtma dizelerimi
Suyunca ak rengince bak
Kuşatılmış bir öyküsün sen
Sustuğun yerden bir yolculuk başlıyor
Adını değiştiriyor mevsimler
????????????
Ortak kaderi yada benzer kaderi olan insanlara şiirdeki buğulu kelimeler buruk acıyı tattırıyor.