Ara sokak ortasında,
Elinden tutmak vardı,
Yar diye diye diye,
Gözünden öpmek vardı,
Ara sokak ortasında,
Sana sarılmak vardı,
Gözlerime bakıyordu deniz o vakit annemin gözleriydi,
Sürünüyordum ona koşarak varmak için bir solukta,
Yürümesinide öğrenecektim nasıl olsa,
Öpsün diye ne şaklabanlıklar yapıyordum,
Biliyordu, biliyordum sevgiyi,
İnsanın ilk öğrendiği şeymiş anne sevgisi.
Bir avuç içi kadar olmuş gördüğüm yıldızlar,
Nasıl öyle görmem yüzün bir yıldız olur gece,
Yenilesi hayatta bir çekirdek olmuşum ben.
Gün doğdu yüzüne ışıldayan kaos,
Renk cümbüşü içindesin,nefesin karışıyor nefesime,
Takvimler karışıyor...
Binlerce yıl geçti,sen bize küstün,
Emanet ettiğin taşı toprağı altın verdigin şehri,
Sana kopuk karanlık,sahipsiz tüm yığılmışlığıyla,
Giderken ardımdan yağmurun izimi silişi,
Elini yüzüne sürüşün o vakit;
Ellerinde, ellerimin kokusu yüreğine sinmiş...
Haberin var mı?
Yapraklar dallarından nasıl dökülürse,
Öyle dökülmüşsün caddelere,
Ne sen,ne ben şahidiz,
Sadece kuru bir beden şahit,
Aşk hangi kuytu köşesine kaçtı ölümün,
Baktığım doğa artık renk vermiyor düşlerime,
Ana kucağına konsam düşlesem oyuncaklarımı yine,
Korkularım hastane odasında,
Kalemime düşerken ellerim uzandı gölgene,
Uzun zaman önceydi....
Şimdi hatırladığım bir kaç satırdan ibaret,
Sayfalar siyaha boyandığı gün,
Ne sen gördün adını;
Ne de kalemim...
Gece bir başka olurdu gözleri,
Sandalye kenarında, ayak altlarında,
Dolanır durur, sırnaşırdı...
Minik kedicik.
Aklımda bir soru,
Cevap çok,cevap yok,
Adımlar ahenksiz,ahenksiz bu akşamında,
Sen hangi akşamında yaşamın.
Arka yola saptım,
Beyaz boyalı binanın, alt katındaki dükkanda,
Beyaz maske asılı duruyordu,
Yüzüne ne çok yakışır dedi,
Baktım ki yüzümde beyaz bir maske,
Herkes bu yüzümü seviyordu,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!