Sahilden az yüksek, sırtcacık yeri,
Etrafta mezarlar eskiden beri,
Hacısı, hocası, yiğiti, eri,
Caminin yanında serilmiş seri.
Toplayıp durursun ezana her an,
Küsmezsin kimseye kalsanda viran,
Sımsıcak yüreğin geçsede zaman,
Asılmış kornıja tül perdelerin.
Epeyce eskidir, halından belli,
Askı tavanları, lambalar telli,
Girince gönülü eden teselli,
Sonsuza yaşatsın ey mevlam seni.
Pencereler sürme, camlar kareli,
Oturaklar tarih, duvarlar selli,
Halılar dökülmüş, yüzleri benli,
En nihayet birde rast geldin beni.
Döşenmiş avluya kaleboduru,
Mescidine çıkar içten yokuşu,
Ufacık kapıdan bulunur huşu,
Fıçıtaşı semti camiisinde.
Girilir düz ayak dershanesine,
Bir küçük odası hemen peşine,
Ve yeni kapısı demir neyine,
Son ay seksen sekiz geldik ekime.
Değişen minare, başlamış bu an,
Yükselsin semaya müslüman duan,
Seninde yıkımın gösterir zaman,
Tarihin mabedi silinir o an.
Mahalle fıçıtaş, camisi, köyü,
Yanıbaşı çıkar, yükselir boyu,
Büyükoğlu gönlün doldursun doyu,
Caminin yükselen minaresinde.
Kayıt Tarihi : 19.6.2006 12:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!