Gülümseme deliği büyük bir maskeydim ben
Eskitilmiş denizlerin birinde dünyaya getirildim
Ansızın düştü adım nüfus kütüklerine
Kız tavlamak için perçem yağladım yaz kış demeden
Biri kötü biri iyi iki söyleyeceğim var size aslında
On üç yaşımda kendi başıma yunmayı öğrendim.
Sular donar değirmen savaklarından kılıç gibi buzlar sarkardı o zamanlar
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Mübaşir ikna olmazken yalanlarıma, yine de geçti doğru yazıldığı sanılan beyaz kağıda...
Hepimizin aklına düşer o mutlak sonla ilgili kimini ürperten sözcükler... Benim de zaman olmuştur siz gibi şiirlerimin satırları arasına girenler. Çok düşünmüşümdür ama bir türlü kulpun ucundan tutamadım neden?
Ha şu olabilir mi acaba yıllar eskidikçe beden ve ruhta paralel gidiyorsa; yaşamak için mi geliyoruz dünyaya, ya da ölmek için mi yaşıyoruz?
Beni de saran benzer duyguları canlandıran şiirinizi kutluyorum sayın hocam. Saygılar ve sevgilerimle.
Ustalık marifet ve hakikat eseri öykü dilli bir şiirdi
Fi'nin kanamalı çığlığı...
İnsanın geçip giden yıllara özlemi bitmiyor. Şiirdeydim bende gezindim anılarımda tebrikler hocam saygılarımla
güzel şiiri ve usta kalemi kutlarım.nicelerine üstadım.
Sayın Necdet Bey; Geçmiş zamanlar, bizim için yedi kilitli kapı gibidir. Kapının birini açarsınız diğeri de açılmayı bekler. Açtıkça açasınız gelir geçmişi..Hele bu yedi kilitli geçmişin anıları şairin diline düşmüşse o kilitleri ivmeli sözler çözer...Geçmiş birazda tehlikelidir içine çekti mi bırakmayabilir. Geçmişi bugünün yekunu yaparsak yarının mizanı da tutmayabilir. Geçmiş sadece bilinmeli, gerektiğinde ders almak için hatırlanmalı, gelecek işimiz olmalı. Zamanın bilinmez bir tarihten geçmişi kurtarmalı. Kutlarım üstadın şiirinizle geçmişi zamanlı bir tarihe çok başarılı bir şekilde taşımışsınız...Ant++
Hayat yolculuğunda antika değeri taşıyan yürek dizelerinizi tam puanla tebrik eder, maharetli kaleminizi kutlarım sayın hocam. Esen kalın.
İLK OKUDUĞUMDA DA BEĞENİYLE OKUMUŞTUM. ZAMAN TÜNELİNDE GEÇMİŞE YOLCULUKTU SANKİ ŞİİR.
VE MUHTEŞEM FİNAL:
Dur ihtarı kızgın kızgın yankılanırdı kulaklarımda
Doğruları söyleyeceğine yemin et hadi derdi duruşmalarda mübaşir
Ne'ydim bir zamanlar şimdi ne oldum Allah aşkına
Bu sıralar neden dilime dolanıp durur bu teneşir…
YOKUŞTAN İNERKEN TENEŞİR DAHA FAZLA DÜŞÜNÜLMEYE BAŞLANIR NEDENSE. BENCE TAKMAYALIM, TAKILMAYIM. DAHA YAPACAK ÇOOOK İŞİMİZ VAR. VATAN, MİLLET HİZMET BEKLİYOR ÖĞRETMENİM...KUTLUYORUM İÇTENLİKLE... NİCELERİNE...
Şiirdeyim... Geçmişe yine birlikte yolculuk yaptık şiirle, şairle...
Değerli Dostumu bir kez daha kutlarım..
Bu şiir ile ilgili 35 tane yorum bulunmakta