Feylesofun Aşk Ağıtı Şiiri - Hayrettin T ...

' o kendini biliyora manzume'

Hasretindir sızlayan..Beni benden alan,yakan,yıkan,yok eden. Bende sızıların nesli tükenmiyor.Senin her halinin filmini izliyorum.Bir bilet alan bir bilet bedava… İki kişilik bilet alıyorum.Sen yoksun.. Uzakları tümleyen ürkek bir ceylan gibi kayıplarımdasın.Duydun mu bu sana yazdığım satırlarda özlemediğime dair soğuk hevesler… İşte tam soğuma angıcına açıldın.Beni bekleyen hangi ben sözlerine gözyaşlarını da ekledi…
Yok işte bana ne verdin ki..Fazlasını bekleme..Bir yürek nasıl dayanır sen benden uzak ölümcül yaşarken Söylemedim mi her ölen bülbülün leşinde sevda kokularım var. Bensizliği gagalayan her aç kuşun sevabından biraz beni topla…

“Ben seni seviyorum” diye kalıntılı tümceler yazdım duvara,her kitaba.Meryem’in o bakışlarında seni buldum,Leyla’nın bir kemik kalmış halinden seni derledim.Şirin’in ölüme sürüklendiği ırmakta kiralık sandalım var her gün gönül oltası atıyorum.Nice güzeller takıldı oltama ama senin ağından kaçtılar.
Duymadın mı yüreğimin sessizden haykırışlarını.Yıldızlar çığlığıma dayanmadılar kayboldular.Ay güneşine tutuldu.Ben sana tutkunken…Gizlice sayıkladığımı mars söylemiş Venüslerine..Kimse görmesin diye yanına yaklaşamadığı..Kaçıyorum kaçmaktan.. Kaçıyorum kaçkın umutlarımdan....Kaç kaçış daha varsa hepsine kaçtım.? Seni sevmenin günahı var mı ki? Ruhumun kirli havasından sen mi belediye mi sorumlu … Yapmacık kader ederindeyim Beni kaçışlara mahkum ettin.
Evet şairim.. Askı yaşamak değil aşkı yazmak yazılmış yazgıma. Şimdi seni yazıyorum.Sana yazılmak yapmacık cennetindeki Kevserlerinde yüzmek,seni hüri olarak yaşamak günah mı?
Duydun mu haykırışlarımı sensizliğin cehennemindeki zebaniler söylemişler her güne..
Herkes gülüp eğlenirken,sızıp kalmamalıydım köşelerinde.Bir aşk dilencisi olarak uzak sokaklarında seni dileniyorum.Hani bir gün gelirsin kulvarımda el ele yürürüz nemli gözlerinle..
Beni sevdandan alıkoymalıydın gitmeden,ya da gelmeden.Biterim demenin beter fiillerinde çekimleniyorum. Çekim eklerini kullandırmıyor kader. Yapım ekleri eklenerek her haline yeni anlamlar katıyor hayatım
Hakkım değilmiş gibi suskun uzaklara gömüldü sevdam .Ya da ben hakkımı kaybetmişim. Ya da hakkım daha var.Ölmediğime göre.
Uğrunda büyüttüğüm her aşk kan ağlıyor bağrımda.Bağrımı ancak sıcak başın iyileştirir. Efil efil saçların.. Gömdükçe gömüldü daha da dibe sevda.
Sakladım sakladıkça sen çıktın her aşkla saklambaç oynadığım tutulma hazlarında.
Hasret vurur ruhuma. Her anın resim sergisi dünyamda.Hangi dünya duydun mu?
Tutamam içimde haykırıyorum yedin bin dipteki fersahlar da Everest’teki kartallar da duydu.
Yol aldım gidiyorum ela gözlerinden. Bir gözün Nil kadar uzan akıtır acılarımı.Bir gözün Fırat’tır ilk yüzdüğüm,ilk aşk lekemin yıkandığı nehirdir.Akan her suya sordum pak halini..
Meğer tüm sular temiz tutkularını senden almış ölmece çılgınca akıyorlarmış. Ben sularında boğuldum.Kurumuyor,kurutmuyor ruhumu ıslattığın güneşler...
Yasak mevsiminden yeni bir iklim çıktı yalnız sen yeşerirsin .Kopardım senli meyveleri.Aşk dallarında
Yasaklı bir meyve olarak kaldın orda..
Yaşayamam ben bu aşkta. Asi mavileri tutamam avuçlarımla derin ummanlar sana ummadığımken
Yalnızlığımda üreyen yılanlarımla ısırdım kentli güzelleri güzelliklerinden. Kimse beni ısıramaz gayrı..
Donduruyorsun yüreğimin magmasını. Buzullarımın uzamış halindesin. Küçük bir sıcaklıkla düşecek saçaklarım.Üşütüyorsun ruhumu .Duramam sende daha fazla..
Enötesi kayıplarındayım. Anıtlaştın karşımda, seyredilebilir güzelliğini melekler sundu sanki.

Yalnızlığımı acıt istediğin kadar. Gönlüm susamışken sularına, olmalarına gelmelerine, gözyaşlarına.
Arıyorum hatayı..Suçu yükledim hazlara,erkeksi nefsine,biraz da savunma mekanizmaları kafayı sıyırmaktan kurtarıyorum işte.
Benim günah tek başına işlenmedi katkılarını unutmadı şeytanlar. Savunma bana aşkı..
Sana sayılmayan,kitaplara sığmayan,sözlüklerin,tutkuların anlatamadığı sevgileri büyüttüm.
Onlar bitmedikçe bitirdi beni.Bitik bir sevdanın masalını dinliyor sensizliğin yeni doğmuş bebeği.
Sütüne ihtiyacı var,sense yoksun,bir erkeğin memesine yapışan özlem bebişini gördün mü hiç..
Sakın haklı görme görmelerimi..Haksızlık pazarından nazara geldiğimi bütün meleykeler sölediler.
Evet haksızlığın tanımıyım belki.Ama sevdim bu da haksızlık mı?
Hor görme o bir türlü inanmadığını söylediğin aşkımızın çöllerinden yarın petrol çıkacak.Bir varille öçlerini yakacağım.Ham bir aşkı, ham petrolümle yakacağım.
Gördüğüm güzel, göründüğüm güzel güzeldir gözlerimde ama sen güzelken bu göz görür mü ki güzel.
Savunmasız, yıllarca tutkularını aşkının iç cebinde ilikleyen ben..Açıktı kapıların..Sorgusuz sualsiz çalındım dünyana....Büsbütün oldum seninle..
Yasağım.
Yaşamadığım.
Yanlışım.
Yanılmışım
Ağlattığım
Ağladığım
Gittiğim
Geldiğim
Her şeye rağmen beyaz sevdam…
Tüm umutlarımın pencerisine, ruhumun hücrelerine.
Çoğalıyorsun.
Çağıldıyorsun
Çocuklaşlıyorsun.
Bu çoğaLışı artırmak için, içlenmiş bir ben ney çalıyor özüne.
Sonra..
Sonrası mı?
Var olmakla,varılmak arasında bir vadimiz var.
Seni akıttım bir yanda sen Dicle, bir yan da ben Fırat…
Mezopotamya’da buluşmayı imzalıyor ruhun tüm tutku melekleri
Mecburlarımın meçhul günlerine seni ekledim bekliyorum..
Duydun mu …