günler hoyrat bir topuk dikeni denginde
neye kulak kesilsem topla tüfekle geliyor uğultu
zaman sisli bir çarkın içinden kötümserlikle evriliyor
siyahi dehlizlerin içinden geçiyor mızmız adımlarımız
insanlar dağlardan ufalanan taş parçaçıkları gibi
savrulup savrulup farklı yönlere ağarken
umut gittikçe körelen ışığa benziyor
artık düşsüz bir uykunun
rüzgârsız bir teknenin
bitkinliği
bıkkınlığı
alnımızda
çakılı
açgözlülüğün ve hırsın tamahından
üst perdeden haykırıyor şaşkınlığımız
ve çaresizliğimiz
ey!! suların dingin mehtabı
ey!! ay'ın parlayan yüzü
ey!! şafağın esin rüzgârı
ey!! toprağın gür sesi
hangi çıkmazın hangi açmazın içinden
sıyrılacak deri döken uyumsuzluğumuz
hangi sevginin kollarından uyanacak
ruhumuzun ortak güneşi
her gün birbirimizi vurmaktan
her gün birbirimizi öldürmekten
her gün kanlı bıçaklı dövüşmelerimizden
nasıl vazgeçirecek bizi zaman
ey!! kaderin döngüsel çarkı
ne zaman uyum sağlayacak dillerimizin öfkeli karmaşası
ne zaman duracak bu aymazlığın kinin nefretin
aramızdaki soğukluğun çürümüşlüğün direnişi
neyin paylaşılamaması
neyin şavaşı bu
Tanrım!! ne zaman uyanacak insan
ne zaman çarkı tersine çevirecek sevginin ışığın rahmeti
ne zaman yüzleri güldürecek kalpleri temizleyecek
ne zaman hüznün kolları boşlayacak zihnimizi
ne zaman sarılacağız kardeşçe dostça
insanca aşkla muhabbetle
ne zaman gün doğacak iki kaşımızın arasından
ne zaman dinecek gözyaşlarımız ölümden doğuma
doğumdan ölüme
heyhat!
ne zaman susacak bu feveran
2303202409:42
Kayıt Tarihi : 29.3.2025 07:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!