Susuz kalmış geçmiş
Çiçekleri solmuş
Yaşar mı içimizde , terk edip giden ?
Yitenlerin acısı
Gelmeyecek geleceğin sancısı
Yokluğun soğuk havası
İlk tohum düştüğünde
Biz bir gibi gözüken ayrıydık
Gördük önce
Dünya çok güzel
Duyduk sonra
Dünya güzel
Selam verdin girdin yüreğime
Borçlu biz çıktık
Gözlerinin hipoteğinde yalnızlığım
Yıkıldı gözlerimin çatısı
Dudaklarım kuru
Karışırım geceye
Gecenin sabahında
Türlü türlü dert edinirim
Erenler derhanında
Son bilirim gittiğim yolu
Açılmaz arkası önü
Özleminden olgun kalbim
Bırak seyre dalsın
Zamanın kırıntısı geçen an
Aslı yüreğimde yansın
Bir yoldayız ıslak kuru
Yüreğim hala duru
Bir baktım geçmişe
İki iki döküldü gözlerimden hayat pınarım
Sen , kutsalım
Bitmeyen kumsalım
Uçsuz bucaksız evrenim
Daha derin
Hiç doğmadı ayrılıklar
Güzel bir sabah
Ve sıcak nefes kokusu
Hiç doğmadı
Var oldu hasreti
Gecenin beşiğinde sallanırken yalnızlık..
Seni düşünürdüm yine , Dünya'nın sonu geldiğinde
Yapraklar artık yeşilini kaybetmiş , bakliyatlar tatsız , çürük
Güneş sönük , lanet etmiş , bitmiş ve gitmiş
Dünya dönmemiş , biz öyle sanmışız , sarmaşık gibi sarmış karanlık benliğimizi
Biz kimiz , kimdik , yalan olmuşuz
Yaprak sarmasındaki pirinç tanelerinin en talihsiz olanı
Bir ömür yetmez sana
Gidelim
Soru sormadan gidelim
İçelim , ayılmadan geçelim
Yaprağın rüzgarla dansı gibi
Dudağın ilk teması gibi
Sabahları ekşi maya kokusu
Ve
Güzel bir çift göz bakarken uyanırım
Gün ışığı ile karışır kırışıklarım
Güne başlarken
Birden güzel bir yeşil kokusu gelir burnuma
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!