Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektirilen, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle sûrun dişleri sökülecek!
Yürü; hâlâ ne diye oyunda, oynaştasın?
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
Zülfü kimi ayağın koymaz öpem nigârum
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Devamını Oku
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Delikanlım! İşaret alınca isketeden,
Yürüyeceksin, Millet yürüyecek öteden!
Size selam geliyor mafyalardan çeteden!
Demiş Osman abimiz.Çok önemli bir hususa işaret etmiş.kendisini kutlarım.Çetelere kimlerden selam gittiğini biliyoruz.O kandil le selam söyleyenin kimleri nereden aday yaptığınıda çok iyi biliyoruz.Kendi ağzından dinledik.
Sağolun.Bizi aydınlattınız! Şiirinizde de çok hoş olmuş.Kutlarım.Selam.
Bu marş olmak üzere yazılmış bir metindir..Ve şiirin marş güftesi olarak gereğini hakkıyla yaptığını, muhatap kitlesinde yankılar uyandırdığını , edebi yönden bu tasnif içindeki eserler arasında seçkin bir yerinin bulunduğunu söylemek kifayet eder sanırım...
Saygıyla ve rahmetle anıyorum Değerli Şairi
''Fetihle işgalin farkını bilemeyecek kadar manadan ve maneviyattan cüda olmak gerçekten büyük bedbahtlık ve emsali olmayan bir nadanlıktır! Bir başka ifadeyle; yobazlığın daniskasıdır! ''
Hak Şahini
NEREDESİNİZ ADEM BEY ????????
Yoksa ,sadece taraflı hakaretleri mi kollamaktasınız ???????
Evet, Sayın Hak Şahin'i,
Bu açıklamayı boğulmadan yutabilmemiz için çok ufak parçalara bölmeniz,balla ,sütle yumuşatmanız ve taraftar propagandalarla beynimizi birkaç yıl yıkamanız gerekiyor sanırım...
Benim zavallı kardeşim;Emperyalist ,istilacı güçler tutumlarını haklı gösterebilmek için yüzlerce sebepler göstermişler,yüzlerce resimler cizmişlerdir ama bütün bunlar şu gerçeği hiç değiştirememiştir : Emperyalist güçlerin tek amacı;işgal et,zenginliklerini kullan,yönet ve sömürebildiğin kadar sömür olmuştur.
Bir ülkeyi sömürebilmek,yöneten güçlerinin hakimiyetlerini sürdürebilmeleri için o bölgede, ne açlıktan öldürecek,ne baskıdan yıldıracak bir düzen kurması kaçınılmaz bir politikadır.Bu politikanın şiddeti ve tarzının ılımlılığı bu sömürüyü haklı kılabilir mi hiç ,be zavallı nadan...
yok efendim adalet götürmek için istila etmiş, yok doğru dini tanıtmak için istila etmiş de, falan da,filan..yok efendim,istila ettikleri yerdeki halklar o kadar memnun kalmış ki ,aman Osmanlı yönetimi terk etmesin ,başımızda kalsın diye hala aralarında bile savaşlar veriyorlar duymadınız mı ???
Tarih derslerinde yıllarca bu saçma açıklamalarla beyinlerimizi yıkadıkları yetmiyormuş gibi,kaldıkları yerden sen devam etmezsen ,zekamıza hakaret etmezsen inanın minnettar kalırız..!
Yürü, hâlâ ne diye kendinle savaştasın?
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
Çok güzel şiir.
,Antoloji/ye seçici kurula ve Arif Nihat Asya/ya teşekkürlerimle... Günün anlamına yakışan bir seçim olmuş.
İstanbulun fethi denildiğinde üstad İrfan Yılmaz/ın şiirini hatırlarım. yirmi dokuz mayıs bana hep o şiiri ve seslendiren şiirperi aysun Asar/ı hatırlatır.
Efsaneler Sultanı İstanbul
Mavi tülden peçeli Atlas’ın yıldızları,
Saklı Cennet bulmanın hayaliyle yaşarlar.
Vakit şafak sökümü semavîdir hızları,
Mor ötesi gücüyle gök kubbeyi aşarlar!
Dört yüz ışık yılını gerilerde bırakıp,
Yarımadaya iner Süreyya’nın kızları.
Mavi tülden peçeli Atlas’ın yıldızları,
Büyülenip kalırlar Boğaziçi’ne bakıp!
Sol yanında Rumeli sağında Anadolu,
İki derya arası firuze bir su yolu...
Kuzeyde Karadeniz güneyde Marmara’yı,
Yıldızlar göz kırparak yedi tepeden izler.
Efsunkâr Boğaziçi yarmasaydı karayı,
Kıtalar ayrılırken kavuşmazdı denizler!
Yıllar su gibi akar zamanın tünelinden,
Yıldızlar terkedemez büyülü manzarayı.
Kuzeyde Karadeniz güneyde Marmara’yı,
Gören anne anlar ki bir şey gelmez elinden.
Her tepeye bir yıldız saklayıp döner geri,
Haliç göz yaşı akar derler o günden beri!
Yıldız tepelerine binlerce yıl sonrası,
Kavimlerin keşfiyle Bizantion kurulur.
Antik Çağ’da ışıldar şehrin altın tuğrası,
Görenin aklı kalır, işitenler vurulur!
Taşı toprağı altın buğusu miski amber,
Öyle bir şehir ki bu Hadis’tendir büşrası.
Yıldız tepelerine binlerce yıl sonrası,
Asr-ı Saadet devri müjde veren Peygamber:
Fetholunur dediyse bir gün Konstantiniye,
Sekiz yüzyılı aşkın geciken fethi niye?
Bin dört yüz elli üçün yirmi dokuz mayısı,
Şâhî toplarla çöktü Bizans ufkuna duhan!
Surları sele boğdu yeniçeri sayısı...
Konstantiniye düştü, Fatih: Sultan Mehmet Han.
Ey Ulubatlı Hasan! Al ipekten sancağın,
Yeni Çağ’ı açıyor Bozoklar’ın Kayı’sı.
Bin dört yüz elli üçün yirmi dokuz mayısı,
Fitilini kül eder yağı bitik çırağ’ın.
Ne kutlu bir fetih ki yol açıp Rönesans’a,
Zulmet fedaîleri bakıp ağlar Bizans’a!
Ey kendi vatanında boynunu büken lâle!
Vuslata eren düşler hep Kerem Sahibi’nden.
İlk fetih şafağında gülümsedin hilâle,
Ayyuk söküldü demek Brahma’nın kâlbinden!
Kutlu fetih sonrası: Okunan ilk ezanın,
Eyüp Sultan da duyar sesi benzer Bilâl’e.
Ey kendi vatanında boynunu büken lâle!
Susmayacak ezanlar, müjdesidir fezanın!
Tek inancı kucaklar cami, havra, kilise;
Eğer ki hoşgörünün kaynağı İslâm ise.
Meşakkati dünyevî, mükâfatı Ruhanî;
Fatih’in duasıyla açılır Dersaadet.
Annenin gözyaşından saklı yıldızlar hani...
Zümrüt Tepeleri’nde gizlidir yedi adet.
Fatih’in gözlerinde Kızkulesi, Üsküdar;
Akşemsettin hıçkırır, ağlar Molla Gürânî.
Meşakkati dünyevî, mükâfatı Ruhanî;
Müjdelenen sultansın, sevabın ufkun kadar...
Hangi çağda görülmüş karadan yüzsün gemi,
Marmara’nın ardından göl olacak... Ege mi?
Ey, Anka’nın gözünden sevinçten düşen inci!
Ay ışığı altında Ay’dan parlaktır yüzün.
Alemlerin ucunda yıldızların sevinci...
Gecelerin böyleyse nasıl olur gündüzün?
Temeli deprem kumu gizlenen bambaşka sır,
Harca mücevher katan Mimar Sinan bilinci.
Ey, Anka’nın gözünden sevinçten düşen inci!
Rüzgâr kanatlarıyla süzülürken beş asır;
Kızıl akşam ufkunda Haliç’te her saniye,
Niçin suyla birlikte yanar Süleymaniye?
Müjdeleyen Kanunî, duyan Gülhane Parkı;
Zafer çığlıklarıyla yer oynardı yerinden!
Ne Itrî’den bir nağme, ne de Nedim’den şarkı;
Dinlemeyen gönüller titremezdi derinden.
Köprülerin bu günden, Ayasofya geçmişten;
Dört sülünü taşırken neydi mehterin farkı?
Müjdeleyen Kanunî, duyan Gülhane Parkı;
Mehteran coşkusuyla ok fırlardı kirişten.
Yedi ceddine rahmet Sedefkâr Mehmet Ağa,
Sultanahmet mührünü seninle vurdu çağa!
Volkan gibi püskürür fitneyle düşen şule,
Bir anda heba olur verilen onca emek.
Genç Osman’a ağlıyor, yıkılsın Yedikule;
Kalincer Kalesi’ne rahmet okuttu demek!
Baskın ve isyanların hepsi kara bir gündür,
Öfke sele dönüşmüş, akıbeti meçhule.
Volkan gibi püskürür fitneyle düşen şule,
Hezarfen’in ödülü: Cezayir’e sürgündür!
Utancından silinsin tarih baştan yazarsa,
İstanbul’un adına yakışmayan ne varsa.
Sükût ikrardan gelir, tarih mumla arıyor;
Fatih bir kez başını kaldırsa mermer taştan,
Yine sessiz çığlıklar Ayyuk’a dek varıyor,
İstanbul’u yeniden fethedecek sil baştan!
Boynu bükük lâleyi fetihle doğrultanı,
Belki gelir diyerek göz ufkunu tarıyor.
Sükût ikrardan gelir, tarih mumla arıyor,
Elem sana yakışmaz Efsaneler Sultanı!
Simanda uçurumdur tek hüzün kırışığın,
Süreyya’nın kandili kararmasın ışığın! ...
İrfan Yılmaz.
&&&
Antoloji üyelerine ve istanbul/a sevgilerimle/saygılarımla...
Şehzadebaşı'n dan ya Fatih'e ya Rami'ye
Diyet senin neyine,doymazsan Selimiye
Sultan Beyazıd handan,git büyük Kanuni'ye
elinin hamuruyla halâ dikişte nakıştasın
üçer beşer fetihler doğuracak yaştasın
'Sevecen uygarlıkla kol saldık ülkelere;
'Nice başlar yücelttik ayyıldızlı göklere.'
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU*
Fetih günümüz kutlu olsun.
Şehitlerimize ve şairimiz Arif NİHAT ASYA'ya rahmet...
Sayın Seçici Kurul üyeleri, Sayın Antoloji yetkilileri ve Adem bey,
Öncelikle şu aşağıda ki yazım dün gece bir türlü o bilinen.., Antolojinin artıdeger tüketiminden olduğunu sandığım ve niteliğe değil niceliğe deger veren (kaliteye değil, çok çok olmasında sayıya deger vermek anlamında) aşikar olan günlük karşılaştığımız tekniki arıza nedeniyle, hiç yüklenemedi, yeri geldi aynı yazı beşe kere yüklendi, vakasına ve kazasına uğradı. Esasında bu geride kalan cümle dâhi sizin, gönüllü ve maaşlı çalışanlarınızın, yöntem, amaç ve gayenizin gittiğiniz yolun hepsinin göstergesi.
Bir edebiyat sitesinde ve bakın şu KAHRAMANLIK şiiri yanında ki reklamlara mesela.. TANIŞMA hatlarınıza..Evet Antoloji = Edebiyat bir yönüyle burada edebiyatın özlüğünü ve edebiyatın özünü/siyasi, ideoloji üstünde olduğunu vermiyorken ve hatta kimi ozanların sırtından dâhi reklam geliri peşindeyken..Evet bu sitede binlerce yüreğinden dingiline kadar saf, şiir ve şairlikle uğraşan edebiyat kadını/adamı, genci/yaşlısı varken., tüm bunlara karşın edebiyat dışında, yok yok burada..Her şey var.
Hemen başta şunu belirteyim bu edebiyat özüne..şu gidilen ihanet, hiyanet ve dalalet içinde tek kelimelik yerimizi, sözümüzü, yazımızı terk edip savuşmak onu yozlaştırmaya boğulur durumda ellerinizde bırakmak lüksüne sahip değiliz..
Bu ince vurgudan aynen yurdumuzun içinde bulunduğu konuma da paralel çekebilirsiniz.. Bilin ki eşkiya dünyaya hükümdar olamayacaktır! Bu sözlerim size değil geneledir ..Ancak size sözüm ben burada poker oynamıyorum.. Siz poker oynuyorsanız şiir ciddi iştir..lütfen kahvehaneye gidiniz.
Orada ki vurgunun ne anlama geldiğini anlamamazlık saflığına bürünmeden sizi men ederim.. Başbakan, başbakan oldu diye yurdun sahibi ben değilim deyip..eylemleriyle paradoksluğun şampiyonu gibi siz de her adımınızı, padişah senden büyük Allah var dedirtecesine, sekmeyin!
“Herkes yazdığından sorumlu değil, yaşadığından sorumluymuş!” Karıncaları kırarak, bülbülleri vurarak, insanları soyarak yaşıyorsunuz ve o halde siz canım..,siz onlarla yaşamınızdan sorumlusunuz kime ne! Öyle mi.. Hadi diyelim ki sizin mantığınızdan haraket edersek şimdi böyle mi olacak! Ancak biliyorum ki siz kesinlikle bunu kastetmiyorsunuz.. Ve bilmelisiniz ki: “Herkesin yazdığı kendini bağlar derken” fikir üretmede, farklı görüşte siz kim oluyorsunuz ki buna zincir vurmaya kalkıyorsunuz özü anlamamazlık saflığına yatmayın!
Adam size..hakaret etmişse onun hakret ettiğini siz belirleyemezsiniz beyfendi.. Ama sizi bağlayan bir hakaret varsa gidip önce bunu kişiye soracaksınız ya da evrensel olamayan hukuk-gugukla uğraşacaksınız.. Bu kadar basit..
Sizi samimi ve doğru bildiğim algılamalarım oldu ve bu yanlarınızda size ilettim. Ancak çifte standartlık yanınız sağa, inanca ağır bastığını neden inkâr ediyorsunuz ki.. Samimiyetle gayet doğal.. Bu size gayet doğal buluyorsak biz de sola ağırlık basmamız gayet doğal.. Bunu içinize ve illaha ki içinize sindireceksiniz ki bu kadar kabarmayasınız. Bu başta, haycan, kızgınlık-öfke biliyorsunuz sağlığınıza zarar..Şu başbelası asrın stres etkisine kendiniz kaptırmayın, sakin olun!
Ancak size şarap içmek, biraz tabuları yıkan cinsellik işleyen açık, lirik, ironi türü şiirler olduğunda din iman, kitap, Allah, Muhammet çıkışlı daha yakınlarda ki gidin Ömer Hayyam’ın günün şiiri altına..
Size burada ta şeriatın reklamını ha bire dini vecibeleri, ayetleri, vaheyleri şiir altına sıralanmış somut örnekler vermeye gerek var mı?
Bir insanın burada kömünistlik, ateistlik, solculuk ideoljik, siyasal, örgütsel olarak devamlı vurgu yapmasıyla, işlemesi, reklamlaması ile söyler misiniz bir diğerinin Hıristiyanlığı, Yahudiliği, ya da Müslümanlığı, cümle-cemaatlerle yapmasının arasında ne fark var.
Eee o halde % 95 müslümanız.. Elhamdürüllah müslümanız da neden madem bu kadar tantana! Madem müslümanız neden bu kadar kandi aramızda kompleks.. Siz burada bir ateistin devamlı ateislik nedir diye onun felsefesini, kayde/kurallarını reklamladığını okuyor musunuz..
Kendim sol eğilimli yanımı nedir bu diye size ha bire reklamlıyor muyum? Hayır şiirlere yorum, fikir, yazım ve eylem.. Yani müslümanlık yaşanır, solculuk yaşanır, milliyetcilik yaşanır..demokratlık yaşanır..demokrasi yaşanır..Ve onların gereçekten de insan özünde ki olumlulukları, güzllikleri ile yaşanır.. Ruhsal, tinsel ve psikolojik dengesi yerinde olan hiç bir insan kendi kendine ve hem cinsine düşman olamaz, kin gütmez, yok etmez.. kendi kendiyle mutlaka dost ve yaşadıklarıyla dostluk kurandır, barışcıl ve paylaşımcıdır..
İyi de nereye varmak istiyorum.. Siz gelin edebiyatın şiiriyle, şairiyle bu güzellik ve farklılıkları içinde yaşattığını içinize sindirin.. Mesele burda da Türkiyemizde de müslümanlık, İslamlık onun şiiri ve santı değildir..O zaten yüz yıllarca kemiklerimize işlemiş..Görmüyor musunuz, yaşamıyor musunuz? Bu aç gözlülük niye.. Bir sol eğilimli şiir olmuşta..biri şarp öger şiir yazmışta..Biri ateist fikirle keskin görüş iletmişte.. Hemen linç.. Edebiyat diliyle ayıp olmuyor mu!
% 5 lik bölümle ben inanın ne dinsizlerin, ateistlerin ne de komünist ve Hıristiyanların ayrıca sosyalistlerin dahi bir başka rejim getireceklerinden ya da devrim yapacaklarından İstanbul’u fetih edeceklerinden hiç ama hiç zerre kadar ne korkuyor ne de endişeye kapılıyorum..
İyi de sizde ki bu KORKU niye!
Evet benim endişim var..% 100 yapma hırsıyla linç etme ve gittikçe hoşgörüden uzaklaşma..şeriat ve resmen din güdümü ağır basar bir toplumsal baskı/rejimden endişem var..
Ancak bu da sadece endişe; halk olarak yaşamın her alanında olumluluğa ilerlemede, gerçek çağdaş yaşamda, kaosun bir süre devamında, kardeşin kardeşe düşmesinde, karışıklıkların çok can, mal ve insan yakmasında ve diktatör bir sistemin yerleşmesinde olan bir endişe..
Sadece endişe bu ancak kesinlikle biliyorum ki halkımızın Atatürk ve dava arkadaşlarıyla o zamanda ki dedemiz/ninemiz tüm halkımızın bizlere ortam ve olanak sağladığı devrimleri, devlet ve toplum yaşamını içselleştirmiş oranımız inanın bana en az % 75 – 80 .. tam da önce mantığın ve istatistiklerin ve sonra yüreğin, vicdanların kabul göreceği bir somut orandır bu!
Siz özellikle farklılığı, inançta, felsefe de, yaşamda, siyasette, içine sindirememiş siz.. Kimseniz artık sizedir sözüm.. Lütfen artık adam olun ..edebiyat adamı/kadını olun.. Dışlamayın bir canı, şiir yazma, fikrini söyleme hakkı onun için aynı sizin gibi yaradandan ötürü yaradılmışlık hakkı kadar hak olduğunu kabullenin.
Siz önce bunu yazınızla, eyleminizle, edebiyat ve şiirinizle, şairliğinizle ve yaşamınızla teyitleyin ondan sonra gelin bizim tarihimize, inacımıza, şiirimize, şairimize hakaret edenlerin tümünü birlikte kınayalım ve sıfıra indirelim!
Saygıyla..
(Dün gece bir türlü yükleyemediğim yorum):
Ahh kabardı yine sağ yanım, çoştu duygularım, hazır olasım geldi şiiri okuyunca, fetih; çatının başı, kahramanlık, sağ yanım böbürlenmekten ve ancak sol yanım açlıktan kıvranıyor..Taban çürük nerdeye sosyal patlamaya ramak kaldı.. Sağ yanım kahramanlık yanım kurtar bizi.. Bu şiir bana böyle bir his veriyor..
Adem bey ben de bu yazdıklarınızı size hiç yakıştıramadım..Nihayetinde herkesin yazdığı, ortada bir fikir varsa, kendini bağlar.. Üstelik siz burada sürekli çifte standar uyguluyorsunuz ve farkında dahi değilsiniz.. Madem öyle neden peki 19 Mayıs önemli değil mi? İkincisi burada bir insan hayır ben müslüman değilim,ateistim diyor, ama sizin din brozanlarının o kişiye ateist olmasını dahi küfür anlayışlı hakaretlerine ve şeriat çığırtkanlarına bu yorumunuzda olduğu gibi şahşileşmiyorsunuz! Onlara Yaptığınız genel duyuru niteliğinde.. Lütfen kendinize gelin ve buranın bir sorumlusu olarak sizin pozisyonunuzun daha ağır bir sorumluluk taşıdığını, efendiliğinizi koruyun.
Ayrıca İstanbul’un fethi Haçlı seferlerine neden olan vakaların biridir.. Haçlı seferlerini kabul edemeyez, Hitler’in dünyaya hükmetme hırçınlığını ben insanım diyen lanetler.. Stalin’in milyonları kurşunlaması, asması, ezmesi ve diktatörlüğü bir kadar lanetli bir toplumsal, uluslararası insanlık vakası..
Kesinlikle İstanbul’un fethini, ne Napolyon’a, Hitler'e ve Stalin’e benzetemeyiz, ama bir insan odaklı insan savaş ve istila etme hükümdarlık ve saltanatlık boyutlarını sizin gözlüğünüzle degerlendirmiyor olabilir..Ona en keskin tutum tavır da koyabilir… Nitekim şimdi siz bu tür şiirle egoları kabartabilirsiniz..ve bilirsiniz ki şimdi İstanbul dahil biz tüm kendi degerlerimizi, şirketlerimizi, yer altı zenginliklere kadar yabancıların ya ortaklığına verdik ya da elden çıkartıp, kaderimizi, kuşağımızın geleceğini Fatih Sultan Mehmet’in yenerek İstanbul’u feth ettiği zatlara sattık.. İstanbul’u kendi allerimizle fethine göz yumduk… Siz burada bu denli saf mısınız yoksa bizi mi kandırıyor sunuz?
Merkezden ve tarafsız yönden ya da soldan uçan kuşu dahi eger içinize sindiremiyorsanız..kendi kendinizle çifte telli oynatmaya zorlatmayın bizi..
Kendize gelin..
Saygıyla..
Sinan; Ucube (!) değil, bizim eserleriyle en çok iftihar ettiğimiz Dünyanın ve Osmanlının en büyük mimarlarının başında gelen bir Sultan'dır!
Kıymetli arkadaşlar ve Muhterem dostlar;
İşte devrimci ahlakının ve dürüstlüğünün ne olduğunu hepiniz görüp şahit oldunuz! Bunların işleri, güçleri; fitne, fesat, kaos, sahtekarlık, şarlatanlık, yalan, dolan, iftira, karıştırmak ve insanların mukaddesleriyle alay etmektir! Paravanları ise; Atatürkçülük (!) Çağdaşlık (!) Medenilik (!) İlericilik (!) Cumhuriyetçilik (!) vs' dir!
Burada, şu edebiyat ve şiir sitesinde bu işlerin başını çeken bay binbir surat'ı hepiniz tanırsınız! Meşhur bir muallim (!) dir kendileri! hem de edebiyat (!) bölümünde. Şimdilik kendilerini deşifre etmeyeceğim! Siz onu ekseriyetle maskeli yüzleriyle ve müstear isimleriyle ve küfürbaz üslubu, galiz tabirleriyle tanırsınız! Şayet gerçek kimliğini faş etsem hiç biriniz gözlerinize inanamazsınız! Bu vatandaş; Allah'tan dehşetli bir tokat da yemiş ve badireyi yeni yeni atlatmaya çalışan birisidir! Tövbe edip ıslah olacağına, hinliğe, cinliğe hatta; İblisliğe devam etmektedir! Belli ki; bu vatandaşa bir tokat yetmemiş, yanın da tekme ve zecr darbesi de istiyor!
Bak binbir suratlı edepsiz edebiyatçı! Şayet bu melunluklardan ve fitnelerden vaz geçmezsen, hem seni bütün siteye ve şariler dünyasına deşifre edeceğim, hem de Allah'ın, meleklerin, semeklerin,, Mü'minlerin ve tüm kainatın lanetiyle lanetliyeceğim bilesin!,
Bu şiir ile ilgili 125 tane yorum bulunmakta