gözlerime dolarken kavruk bir baharla
dönerken martılar yitik sevdanın günbatımına
sana hasret sevgilerle kuytularda
karanlığın yolculara seslendiği ıssızlıkla
böyle ölesine kuşatırken gözlerin beni
adın son bozgun olur bende
yitirilmiş bir kalenin hüznüyle
yada kaybedilen bir şehrin acısıyla değil
son bulan bir imparatorluğun matemiyle
yıkılmış sarayların çaresizliğinde
sultanları asılırken dolunaysız gecede
önce adın siner gölgeme
ilişir yüreğim yüreğine
bir gül yaprağında tenim
yanar kokusunda ki hicranla
sayıklarım güller diyarında
kül olmadan bırak beni Mevla’ya
Kaç defa daha düşeçek böyle, simam camların gölgesine
Haykırmak kolaydıda biz mi unuttuk bu yerlerde,
Biz mi gömdük bu bilinmez efsunu toprağın dibine
Zümrüdüanka kuşumuyduki bıraktık böyle gökyüzüne
Dokunmayın! dilimde acı bir söz; söyleyipde deşme,
Belli yine sonumuz üç yapraklı menekşe
Çelik-çomak çocuğuyum sokakların
Mühendisi olmuşum kaldırımların
Adım çıkmış, düdük osmanım
Ne kadar pabucum olsada ayaklarım hep yalın
Bazı zaman sığmam taşarım
kırmızı yanarken şakaklarımda
beyhude bir gazap deger tenime
solgundur adına ne degdiyse
yitik bir gülün iniltisi ilişir şaire
kasvetlidir gökyüzü,
kırmızı yanarken tenimde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!