Bu köşemde, 03 Kasım 2008 tarihli yazımızda; “Nasıl ki Aytmatov bu coğrafyanın insanına bütün eserlerinde; ‘kendin ol’ ve ‘özünü koru’ çağrısını sıkça tekrarlamışsa, Fethi Gemuhluoğlu’da, “İnsana dost olmak, fikre dost olmak, coğrafyaya dost olmak, tarihe dost olmak, kendi vücuduna dost olmak, komşuya dost olmak gibi kademe kademe, ama entegre, bir bütün içinde bütün dostluklar söylenmeye mecburdur” çağrısının bir ömür boyu muhatabı olmuştur.” diyorduk.
Malatya Belediye Başkanlığının, rahmet mekân İrfan Fethi Gemuhluoğlu’nun Hakk’a ruhunu teslim edişinin 31. yıldönümü anma toplantısına davetlerini aldık. Elâzığ’dan, 11 Kasım 2008 günü “Türkiye’nin Muhtarını” anmak, hatıralarıyla baş başa olmak için, “Elâzığ’ın muhtarı! ” Şener Bulut ve şair ve eğitimci kadim dostumuz Hadi Önal’la birlikte, Malatya’da olduk!
Malatya Belediyesi, Fethi Gemuhluoğlu Anadolu Lisesi ve Arapgir Postası Gazetesi’nin katkılarıyla gerçekleştirilen anma programına Malatya Valisi Halil İbrahim Daşöz, Belediye Başkan Yardımcısı Selahattin Aşan, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.Cemil Çelik, Fethi Gemuhluoğlu’nun oğlu TRT Genel Sekreteri Ali Gemuhluoğlu, İnönü Üniversitesi İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halil Çivi, öğretim üyeleri, Elazığ’dan yazar ve şairler, Fethi Gemuhluoğlu Anadolu Lisesi öğrenci ve öğretmenleri ile İrfan Fethi Gemuhluoğlu’nun sevenleri katlıyorlardı.
Malatya Belediyesi Konferans Salonu’nda, Saat 14.00’de başlayan anma programında, ‘Fethi Gemuhluoğlu’^nu anarken isimli sohbet toplantısında, Belgesel Yapımcısı-Yazar Sadık Yalsızuçanlar’ı, İnönü Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Okutmanlarından Abidin Öztürk’ü ve Arapgir Postası ve Bakış Gazeteleri İmtiyaz Sahibi Kamuran Sezer’i büyük bir zevkle dinledik.
İrfan Fethi Gemuhluoğlu ismi ile ‘irfan mektebi’ aklımıza gelir. Gönüllerde ‘aşk ve sevda kıvılcımları’ yakan bir bilge kişi hafızamızda asla unutulmaz yerini alır. Gemuhluoğlu, bir eğitim sevdalısıdır. “seyreyle aşk nehrini bozkırlara can verir” mısralarında, sahabe meşrepli insanımı görürüm. “Ben yıkık çeşmeler gibi, göçük duvarlar gibiyim” diyen bu güzel insan, ulvi bir davada ve gayede kendisini bir ömür boyu ‘feda’ etmiştir.
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış