Fesleğen Kokusu Şiiri - Hüseyin Yorulmaz

Hüseyin Yorulmaz
8

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Fesleğen Kokusu

Bir pencere açılırdı dışarıya. Dışarısı bir sokak, bir park,
dışarısı gökyüzü, dışarısı denizdi bazen. dışarısı aydınlık bir sabah,
dışarısı sessiz bir ikindi, dışarısı eflatun ve yorgun akşam üstüydü.

Bir pencere açılırdı dışarıya. sokak satıcılarının sesleri karışırdı çocuk seslerine ve çocukların kahkahaları dolardı içeriye. Çocuklar ayakları patlak bir topun peşinde, hayalleri yeşil sahalarda geleceğin futbol yıldızları, çocuklar avuçlarında gökkuşağı bilyeleri. Çocuklar, okula gidişlerinde isteksiz, ağır adımlar, okul çıkışında bir güvercin curnatası.

Bir pencere açılırdı dışarıya Ve içeriden müzik sesleri taşardı sokağa. Sesi sonuna kadar açılmış radyolardan alaturka şarkılar, nihavent, rast ve hüzzam,

Bir pencere açılırdı dışarıya. Dışarıda yorgun adımları evine ekmek götüren insanların iş dönüşleri. manavdan, kasaptan, bakkaldan yapılan alışveriş poşetleri, olmazsa olmaz sıcacık ekmek. Ve o ekmeğin buğusunda namuslu ellerin emeği, alınteri.

Pencere önünde beklenirdi tedirgin, eve geç kalan oğul, kız, anne, baba
Pencere önünde sardunya, menekşe, begonya.
Pencere önünde beklerdin gizlice, saçlarını savurarak geçişini sokağın en güzel kızının. Öyle esmer esmer geçerken alımlı, hep görmesini beklerdin ona baktığını pencerende.

Pencereler açılırdı dışarıya. Dışarıda gürül gürül akan bir hayat. Dünya pencereden gördüğün kadar değilse de sen ilk bir pencereden görürdün, ilk bir pencereden bakardın hayata.

En son ne zaman bakıldı bir pencereden sarkıp dışarıya. Hatta en son ne zaman açıldı pencereniz mavi bir gökyüzüne. En son ne zaman serçelerin ötüşünü dinlediniz açık pencerenizde, en son ne zaman havalandırdı rüzgar perdelerinizi, en son ne zaman su verdiniz pencere önündeki sardunyaya.

Ah her şeye anlam yüklemeye çalışan aklımız. Ah bu bizim anlam arayışımız. Bir pencerenin anlamı her zaman aynı mıdır. Yoksa anlam zamana ve mekana mı bağlıdır?
Şimdi beton bloklar içinde yaşanılan hayatlarımızın hiç bir kere, hiç bir yere açılmayan pencereleri aynı şey midir eski zaman pencereleriyle?

Birlikte aynı filmi izler gibiydi hayat
Pencereleri aynı sokaklara açılan insanların
Aynı filmi izler gibi
Aynı sahnelerinde gülünen, ve en acıklı sahnelerinde
Gözyaşları gizlice mendillere silinen.
Hep mutlu sonla bitmesi beklenen.

Komşu bahçe duvarında açılan leylaklardan
anlıyorduk baharın gelişini
İçimizde bahar coşkusu.
Ortak sevinçlerimiz vardı ortak üzüntülerimiz,
Arkadaşlarının oyununa katılamayan özürlü çocuğun hüznü
Kalbimizi burkuyordu aynı pencerelerden bakarken

Ah dostlar,
Pencerelerimizi kapadık biz zamana, kapılarımızı örttük.
Görmüyoruz artık dışarda olup biteni,
Yanı başımızda yaşanıyor acılar,
Bir kadın şiddet görüyor hemen yanı başımızda
Dokuz yaşında bir kız çocuğun bedenine dokunuyor
Bir cehennem zebanisinin eli
Bir baba intihar ediyor yanıbaşımızda
Çocuğuna istediği pantolonu alamayan
Yanı başımızda yaşanıyor her şey
Ama bizim pencerelerimiz kapalı artık.

İşte bunu söylüyorum dostlar,
Tam da bunu söylüyorum
Mümkün değil tabi o günlerde kalabilmek
Ama biz yine de içimizde taşıyoruz, dışarı açılan penceremizi
Pencere önündeki fesleğen kokusunu taşıyoruz bu günlere,
Ah dostlar, marketlerde satılıyor şimdi,
Gülün, leylağın, yaseminin kokusu sprey kutularına sıkıştırılmış.
Hem de üç alıyorsun iki ödeyerek.
On dakika sonra tüketiyor kokusunu.
Ama parmak uçlarımızda kalan kokusu gitmiyor
Babanın ektiği fesleğenlerin
Hayatın anlamı sade bu belki de
parmak uçlarımızda kalan fesleğen kokusu.

Hüseyin Yorulmaz
Kayıt Tarihi : 15.9.2019 21:37:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hüseyin Yorulmaz