Dün tanıştım yolcuyla
kabanı siyah iskarpini delik
yağmurlu ışıklar içinde
kopkoyu bir pekmez hüznü
kulakları kadın çenesi bembeyaz
gideceği yeri öldü söylemedi
Ben yanaşamadım saklanamadım buralarda
Ellilik bir kadının bacak arasında kendimi buldum
sesi karabasan bitmez,odalarımda yankılanır
sesim yarım kalır
bir tren akşamüstlerimi taşır rüyalarımı,kaatildir
İskarpinlerini sen mi saklardın aynalı çekyatında
Yoksa sadece bayramdan bayrama annen mi?
Arkadaşlarına kütüphanelerden aşırttığın kitapları
Bilirdin ki senden başka kimse almazdı gazoz parasına
Hatırlayamazsın artık trende okuduğun kitapları
Kadıköy-Gebze hattında ağır bir suçlu gibi
Gelmiyor,gelmiyorsun
rutin bir yalnızlığı giyiniyorum aklımsıra
aklımsıra gördüğüm her lambayı yakıp
karanlıktan ağarmaya göçüyorum
sırtımda rezil bir parka
ve aklımda
Sabahları herhangi bir
çiçek olur
parmağındaki
tüyler
Uyanmanın acı telaşı ağzımda
o çeyiz sandığı
aynı köhne kapılı odaların
sürgit teleşına açacak ancak
kırılası kapağını
sizse fakirlikten kış vakitlerinde
ısınmak için de olsa
a) Buz Çiçeği
Buzu suda
batıramaz ayak izi
düşer zamanın ve hayatın
yüzü
Hüznün tütünü sürüyor
artık
Sevdamın
el pençe sürgününü
ağır ağır anlıyorum
Sese ve gize meğil alan her göz
iklimlerin mevsimlerin acımtrak telaşında
kaldırımlara ve sokaklara sigara izmariti
sonra acı ve aşk betonlara saldırı mahiyetinde
Yakın tarihle zedelenerek kahrolası ütopya
Demek öyle bir gidiş gitmişsin ki
döndüğünde
Kendini bile bulamamışsın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!