üzüntülerimin üzerine yıldızlarını düşür gene
ve git bir dakika bile beklemeden
gözlerini de bırakma istemem….
acılarımı ben gene paylaştırayım
beyoğlu’ndaki kitaplarla
dokunmak sonsuzluğun dudaklarına,
kaçırmak “yangın yerinden orkideler”i
yitip gitmek sonra gözlerinde,
bir “beyoğlu düşü”nde,
ve kapsama alanından çıkmak bütün hüzünlerin
öperek bütün “şarkılı dudakları”…
ilk yanlızlık düştü bile senden sonraya
gece ortası düşleri,
yangınları
ve sen
ve acılar ne vakit gitmeliydi bilmiyorum
neden ankara hüzün kentidir?
neden siyah gözlü çocuklar gezinir
sokak aralarında?
aşk yalnızlıklar ülkesidir.
yangın yerinde orkideler biriktirmek!
aşk önceden kabullenmektir acıları.
deniz hiçliğin orta yerinde
küllerimizi ve bizi bekliyordu…
hüzünlerimizin ve yalancı yaşanmışlıklarımızın ardına düşmüşken biz.
ellerimizi ve yüzümüzü hiçlikle yıkadık.
yoksa kadınlar mı eksik kalmış hüzünlerimizi tamamlar?
kadın beklemektir;
üşüyen zamanların ardısıra
bir hüzün yaprağı gibi…
sonsuzluğumuzun üzerine düşen
ıslak bir gül yaprağıydı…
thales’in toprağında kökleri, benimse yüreğimde.
doğa ve ezgi kadar benim olan.
sevmek, sevdiğinin gözlerine hiç bir zaman bakamamaktır.
saçlarına ve tenine dokunamamak,
dudaklarını tadamamaktır.
kısaca sevmek, hiç bir zaman sevişememektir sevdiğinle.
sevmek,
duru, derin ve anlaşılmaz
yolculukların içinden
ve dışından
bana mı, yoksa başkalarına mı
ait bakışlar!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!