Mükemmel bir entonasyon içerisinde dünya,
Varoluşuyla anda yok olmakta
İnsanlar kendi değerini hiçe saymakta
Biçimsel bir tüzel kişilik esaret içerisinde
Toplumsal tabularda mana aranmakta
Kimine güzel gelen kimi için
Günler akarken yakalaması çok zor eğer ki zamana yenik bir toplumun içerisindeyseniz. Sizi anlayan insanlar daima uzaktadır. Bulmak için yol kat etmek gerekir. Sıkıcı ruh halleri, kabullenilmiş bir sınır, ulaşılmaz bir mutluluk söz konusu.
Bir kalemle uzaklaştığım bu hayattan, hep bir boş sayfanın kalemi olmak istiyorum. İnsan olarak devam ettiğim bir ucube söz konusu. Bu ucubeyi topluma kabul ettirmek için savaşı bıraktım. Artık ucube yanımda, dünya ile savaşıyorum. Kendimle imzaladığım barış, dünyayı tehdit edecek bir ittifak yarattı.
Bu ittifak sonucu verilen kayıplardan mesuliyet kabul etmek, ahmaklık içerir. Herkes kendi kazançlarından ve kayıplarından mesul bir hayatta. En büyük adımlar, karşına aldığın inançsız bir düşünce ile başlar. Hayatlar, yaşamak için inancını beslemek zorunda. Seçtiğim inançta kendimle barışmayı seçtim.
Bugün çok şeyden soğudum. Cesaretimi kargalara yem olarak ağacın altına usulca bıraktım. Tilkileri hesaba katmayı unuttum.
Sıkıldım, fabl sanatındaki karakterler ile iç içe yaşamaktan. İnsanlara karşı duvar örmeye çalışmaktan. Benliğimi sallanan bir sandalyenin gıcırtısında bıraktım, evden çıkmadan önce.
İnsanlara karşı hayretler içerisinde bakıyorum. Bir bir sayıyorum matruşkaları, iç içe geçmiş yalanların arasından güven ayıklıyorum. Öyle bir şarkı dinlemek istiyorum ki ne geçmiş ne gelecek, beni anın içine yerleştirecek türden olsun. Nedeni belli olan sıkıntılarım yok artık.
Durup etrafınızda olan biteni dinlediniz mi hiç? Bir bir tıkanıyor kulaklarımız, işitmelerin gerçek hukukuna...
Konuşmak için düşünmeyen basma kalıp düşünceler silsilesi ile yaşıyor bütün insanlık. Herkes kendisine en değerli, en hakiki. Gelişimden uzak duvarları tezekle bulanmış bir sefil?! Yahut gelişimden uzak fazlaca temkin. Korku işlemiş bir vücuda aktaramazsın doğruları. Ve doğrular en çok korkuların esirinde boğulur. Unutur normları.
İnsan korkarsa doğruları kabul edilene kadar, cahil bir savaşı gözetir. Gerçek gözlemleyerek doğruları saçana yüzünü gülümsetir.
Okuduğum bir sözdü derin bir kitabın başlarında; ‘Ve insan kendi tanrısını hak etme gerekliliği nereden gelir?’ Yaşadığımız hayat seçimimiz bile değilken, neyi hak etmemiz gerekir. İnsan neden yaşamın anlamını aramaktan çok anlayamadığı hayatı erteleme fikri ile bir tanrı atar? Bu sistemde eğer ki düzeni, biçemi, yaradılışı kanıtlanabilir kılmayacak ise kimin yazdığına şahitlerinin dahi yaşamadığı bir kitabı sorgulamak neden günah? Tanrı sorgulayan kullarının ona zarar vereceğini düşünüyorsa neden yarattı?
Nitekim sınav olduğuna inanılan bir yaşamın acı sebebi gerçekten bir elma olabilecek kadar basit mi? Altında yatan sebep müthiş bir sapkınlık mı?
İnsanlar yüzyıllarca tanrı yarattı. Peki yüzyıllar içerisinde bizi kim yarattı? İlk peygamber mi haklı? Son olarak adlandırılan mı? Yeni bir peygamber doğmuş olamaz mı? Tanrı bizimle birlikte Büyük bir gelişimde resmediyor hayatı. İnsanları betimlemeleri beni gülünç bir durum algısına sevk ediyor.
Bir neslin soyu tükendi. Tükendi elbet soyu sopu insanlığın. Tanımaz olduk kendimizden başkasını. Anlamaz olduk yakarışın acı tadını.
İnsan ne kadar anlarsa umarsız safsataları. Kabuklar altındaki yirmi bin fersahımsı bulutsuları. o vakit görür değişen isimlerin başkalaşım varlıklarını...
Özümüzden kopmuyoruz. Sadece bulamadığımız bir kaybın eteklerinde tutuşuyoruz. Bilmiyoruz soru sormayı. Cevabımsı buhranlarda boğuluyoruz.
Farklı masallar dinlemek için yola çıkmıştı. Farklı hikayelere ulaşmak için adım atmıştı geleceğe. Karanlık yollardan yürümüş, dik yamaçlardan tırmanmıştı. Derin denizler üstünde gidebilecek yere kadar varmıştı. Geldiği nokta neresi diye düşündüğünde, bilmediğini fakat hissettiğini anlamıştı. biliyordu çok yaklaşmıştı.
Yaklaşmıştı biliyordu. Sorulması gereken soru gerçekten ''neresi'' mi olmalıyd? Peki ya yola çıkmadan önce sorulması gereken sorular sorulmamış ise geç kalınmış bir yolculuk sayılır mı? Neden yola çıkmıştı? Buraya nasıl ulaştı? Gerçek amacı olan bir yolculuk nasıl olmalı?
Nasıl bir yol izlemeliyiz? Nerede ne zaman şekillenmeliyiz? Az gitmek uz gitmek ne zaman gerçek anlamlara çıkar? Ey insanoğlu bu gerçeklik hepimizin götüne kaçar!?
Basite indirgenmiş cümleleri üretmek için biçimsiz bir savaş veriyorum. Belirli bir melodi, belirli bir armoni yakalayamadım. En az var olduğundan beri saray çevresi ve edebiyat meşgalesi bulamaz oldum kendimi derin dehlizlerin dışında...
Bir dehliz ki ikilem bucağı, sanrı sırtı bir his ile zorlanan suuta giden veya birileri.(Henüz tanış olmadım belli ki aranıyor kaçılacak bir kalıp biraz redif)
Bak yine yinelenen bir alışkanlığım ile kaçtım gerçek zaman diliminden. Kaçırır oldum kendimi baskın düşük karakterlerin hüküm sürdüğü, metropol düzenden. Ağzımda lakırdılar dolanıyor azar yemiş bir çocuk gibi şarkı ile şenleniyor yüreğim. Senin bunu anlaman gerek en az benimle birliktesin bu satırlarda. Beti benzi atmış ruhların arasında bulunmaz olmak şaşırtıyor beni.
Galileo, toplum nezninde karşı çıktı, görüleni inkar eden soyut düşünceye. Zamanın önemi var mıydı? Kitle silahı olan dinin karşısında olması onu nasıl bir davanın içine sokar.
Kepler'in yasaları kadar şanslı değildi Galileo. Ne var ki sorulan cevapsız soruları cevaplayacak bir Newton biraz daha erken gelebilseydi. Galileo kadar yasalar da daha farklı anlamlanabilirdi.
Kilise çevresinde yaşasaydı bilim. Şarapta ıslanır, vaftizle ulaşırdık gerçeğin merak edilmeyen, yosun tutmuş karanlığına. Karşı gelmek kadar meçhul bir durum olabilir miydi?
Küçük bir simülasyon içerisinde, ulaşılmaz büyüklük tasalanıyor. Yalanlar içerisinde kah gülüp, kah ciddiyet yüzlerden kaçıyor. İnsan ve anlam aramaya çalışmak en çok burada zor. En çok bu arada kalınmış bir ütopya.
Korkunun egemen olduğu bir teslimiyet söz konusu, bu ikonografinin bulunduğu yerlerde. Derin bakışlar eksik kalır buralarda, o kadar düşünecek fırsat tanınması işten bile değil. Yoksa nasıl olabilir ki bu saçmalığın içindeki nesil!?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!