Ferhat Atik, yetmiş bir yılında Kıbrıs'ın Lefkoşa ilçesinde dünyaya geldi. Ekonomi ve iletişim alanında Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri, Kıbrıs ve İngiltere'de eğitimler aldı. 1990 yılından bu yana, çeşitli gazete ve dergilerde kendisine ödüller de kazandıran, iki bini aşkın yazısı yayımlandı. Bayrak Radyo ve Televizyon Kurumu'nda (KKTC Devlet Radyo Televizyonu) televizyon ve radyo programları, yapımcılık ve sunuculuklarını üstlendi (1994-1996) .
Medya alanında elliyi aşkın araştırma ve makalesi yayımlandı. Aynı alanda yurt içi ve yurt dışında 30'u aşkın konferans, seminer ve atölye çalışmalarında konuşmacı ve yönetici olarak bulundu. Şiir Dostları Derneği, İsrail Kıbrıs Dostluk Derneği, Hasta Hakları Derneği kurucu üyesi, ayrıca Aydınlık Yarınlar Hareketi kurucu üyesidir.
Ayrıca, Kıbrıs'ın ilk internet gazetesi Kimgazet'in editörlüğünü üstlendi (1997-2003) . Aynı dönemde Kıbrıs Gazetesi, Dördüncü Kuvvet Medya'da sürekli olmak üzere, yerel ve uluslararası bir çok dergi, gazete ve internet yayınında makaleleri, şiirleri, deneme ve öyküleri yayınlanmış olup, çeşitli kitapların editörlüğünü üstlenmiştir. 1997 ve 2001 yıllarında iki baskı olarak yayımlanan İpek Yolu isimli deneme türünde kitapları ve 2006 Aralığında yayımlanan Sonbahar isimli Kıbrıs'ta ilk kez yayımlanan cinayet romanı ve 2009 Ekiminde satışa sunulan ve 1963-1974 yılları arasında Kıbrıs'ta yaşanan olaylar ortasında kalan bir aşkı anlatan 'Oyuncak Araba' isimli romanı bulunmaktadır. Bu romanın senarsyosu da kendisi tarafından yazılmıştır. KKTC Yayın Yüksek Kurulu'nun (RTÜK muadili yayın düzenleme kurulu) kuruluşundan (1998) bu yana Koordinatörlük görevini sürdürmektedir. Ayrıca Günlük Betik Gazetesi'nde ve Günlük Haberdar Gazetesi'nde köşe yazarlığını sürdüren yazar, İletişim ve Medya üzerine doktora eğitimini de sürdürmektedir. Yazarın basıma girmek üzere olan bir şiir kitabı ve bir de romanı bulunmaktadır.
Eserleri
İpek Yolu - Deneme Şiir (2 baskı) , Sonbahar - Roman, Oyuncak Araba - Roman
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!