Bende Ferdi Tayfur hayranlığı 1984 yılında başladı. O zamanlar 15 yaşındaydım. Rahmetli babam iki kefil, sekiz ay taksitle evimize küçük bir teyp getirdiğinde aldığım ilk kaset de Ferdi Tayfur’un aynı yıl çıkan Yaktı Beni isimli kasetiydi. Evimizin her yanını posterlerle donatmıştım. Gazete bayiinde önce tüm magazin gazetelerini tarar, içinde Ferdi Tayfur resimleri olanlarını satın alırdım. Ne zaman yeni bir kaseti çıksa kasetçilerde tanıtım afişleri asılır, gazetelere yeni kasetin tanıtım ilanları basılırdı. Kasetin dağıtımının yapılacağı gece gözüme hiç uyku girmez, kasetteki şarkıları merak eder dururdum. Sabah erkenden doğruca kasetçiye gider yeni kaset gelmişse satın alırdım. Gününden önce gittiğim zamanlar da olurdu. İşte böylesi zamanlarda boynum bükük kalır, çok üzülürdüm. Bir keresinde ise yaz tatilinde kahvehanede işçi olarak çalışırken o günkü yevmiyemin tamamını yeni çıkan kasete vermiştim. Çoğu zaman ise param yetişmez kasetçiye borçlanırdım.Yeni kasetteki tüm parçaları en kısa zamanda ezberler ve sesimi Ferdi’ye benzeterek şarkılar söylerdim. Teybin sesini sonuna kadar açar, arka bahçeye komşu kızının gelmesini bekler ve ona dinletirdim zoraki olarak. Evlerimiz bitişikti, çıt olsa duyulurdu ses. Hasta varmış, uyuyan varmış dikkat etmezdim. Doğru bir davranış değil, çocukluk, gençlik işte, ben de yaptım hatalar. Mevzubahis Ferdi’nin yeni aldığım kaseti olunca akan sular dururdu.
O zamanlar renkli televizyonlar yeni çıkmıştı ama bizim o yıllarda renkli televizyonumuz yoktu. Çünkü biz fakirdik.Televizyonumuz gibi hayatımız da siyah beyaz geçiyordu. İlk video kaseti furyası o yıllarda çıkmıştı ve bizler renkli film seyretmek için mahallemizde bulunan mobilya dükkanının vitrininden video seyrederdik. Mağaza görevlisi video bittiğinde kaseti değiştirir, ara vermeden izlememizi sağlardı. Bazen de kasetin devamını koymaz, film yarım kalırdı. Homurtular ve küfürler eşliğinde bulunduğumuz mekânı terk ederdik. Cadde boyunca Ulus-Yenimahalle- Şentepe hattında çalışan minibüslerdeki yolcular zamanla kanıksadılar bu durumu. Çünkü öyle bir kalabalık olurdu ki sanırsınız burası bir şehir stadyumu. Komşumuz Halim amcalarda video kasetçalar vardı. Kasetçiden video filmi kiralar,akşamları seyretmeye giderdik. Mahallemizde ayrıca bir tane sinema salonu vardı. Ferdi Tayfur’un vizyona giren filmlerini bir kaç kez seyrederdim. Zaman zaman bu sinema salonunun dış kısmında bulunan çöplüğüne gider, atık ve kopuk film karelerinde Ferdi’nin resimlerini arardım. Bulduğumda ise bir servete konmuş gibi mutlu olur, kopuk film karelerini özenle makasla keser ve saklardım.
Ailemle birlikte üç katlı eski Yenimahalle evlerinde kiracı olarak otururken küçük bir odayı kendime mahsus odam yapmış, tüm duvarlara da Ferdi’nin resimlerini yapıştırmıştım. Yoldan geçenlere hem resim ziyafeti hem de müzik ziyafeti sunuyordum. Filmlerde Ferdi’yi kendimle özdeşleştiriyor, birlikte gülüyor, birlikte ağlıyorduk. Böyleydi bizim Ferdi aşkımız. TRT’nin katı kuralları gereğince televizyona çıkıp şarkı söylemesi yasaktı. Ayrıca şarkı türünün arabesk olması nedeniyle TRT yönetimince veto yemiş ve şarkıları yasaklanmıştı. Şarkılarını radyoda dinlemek de yasaktı. Yeni Yıl olduğunda yılbaşı gecesi bir kereye mahsus bu katı kurallar yıkılırdı. Bu yasakçı ve katı kurallar diğer arabeskçiler için de geçerliydi. Sonra nasıl olduysa TRT ‘de Mobil reklam filminde “Mobil’e Güven, Gerisini Merak Etme Sen” sloganıyla izlemeye başladık Ferdi Tayfur'u. Tüm Ferdi hayranları bu reklam filmini seyretmek amacıyla kendilerini evlerine atarlarlardı. Mahallemizdeki MOBİL akaryakıt tesisinde reklam filmindeki dev Ferdi resmini gördükçe sevincim kat kat artardı.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Merhaba:Tek kelimeyle MÜKEMMEL.
Başka söze hacet yok.
saygılar
Keyifli paylaşıma teşekkürlerimle.
Begenerek okudum tebrikler
ÜSTADIM OKUDUM HARİKAYDI KUTLARIM SELAM SİZE..
ÜSTAD ŞİİRDE BAŞARILI OLDUĞUN GİBİ ANLATIMDADA ÇOK BAŞARILISIN HİKAYENİ BAŞTAN SONA OKUDUM BENDE ONUN HAYRANIYIM GENÇLİK FOTOĞRAFIM ONA
ÇOK BENZER KUTLARIM SELAMLAR İLETİYORUM SAĞOL.
Şiirdeki başarınızın nesirde de olduğunu bu anınızı okuyunca anladım. Başarılı bir yazı.
Sevmek ayrı bir duygudur ve yaşanması gerekir. Küçücük yüreğimize sığdırdıklarımızı ortaya sersek, sanırım arazi darlığı çekerdik...
Severek okudum, sevgili dost.
Tam Puan + Ant.
Sevgiyle kal.
Nafi Çelik
benzerlikler yaşanmışlıklar hayatımızda o kadar çok ki...
ölenlere rahmet diliyorum..
ve özlem çekenlerin özleminin dinmesi dileğimle
Saygıdeğer üstadım Cevat ÇEŞTEPE bey,
Bilirsiniz ki, yıldızlara ulaşmak çok güçtür. Ferdi TAYFUR'un ise milyonlarca hayranı var. Ben Isparta'da yaşıyorum. İstanbul'da değilim. Eğer orada yaşıyor olsaydım takip eder , en azından film çekimlerinin nerede yapıldığını öğrenir ve ulaşmaya çalışırdım. Bu yazımı, Ferdi TAYFUR adına açılan fan kulüpte de paylaştım. Ancak,takdir edersiniz ki, kendisi yönetmiyor o siteyi. Belki de hiç girmiyordur işlerinin yoğunluğundan dolayı. Menajerine ulaşsam, bilmiyorum ki, kimdir? Belki bu yazımı okuyan bir arkadaş yardımcı olur. İki gün önce Isparta'ya değerli sanatçı karakter oyuncusu Sümer TİLMAÇ bey geldi, kendisiyle konuştum. Ferdi TAYFUR ile bir çok filmlerde oynadılar. Bana Ferdi TAYFUR'un telini verebilir misiniz dedim. Yokmuş kendisinde teli.Söz verdi, en kısa zamanda bana ulaştıracağını söyledi. Böyle işte.. çaba sarfetsem bile yine elde var sıfır. Sinema camiasına yakın şair arkadaşlarım belki okurlar da bir yardımları dokunur bu hususta. Nazik yorumunuz beni çok mutlu etti. Saygılar..
Sevgili Vecdi Murat Soydan.., Ferdi Tayfur'a ulaşmak, kendisini dünya gözüyle görmek o kadar da zor birşey değil ki.. Hee hakkınızdaki düşünce ve duygularınızı öğrenir ve mesela bu yazınızı ona da ulaştırırsanız sanırım daha da kolay gerçekleşir bu arzunuz...
Teşekkür ederiz duygularınızı bizlerle paylaştığınız için...
Bu şiir ile ilgili 9 tane yorum bulunmakta