nasıl bir ayin gerek bu lanete Femina
yaşamının kırıkları birleşsin diye
hangi büyülü ezgiyle dans edeceksin
yeni günün şafağında?
bin yılların laneti bu Femina
başka gün yok başka dünya
Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Devamını Oku
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
hadi dans et, çoktan başladı ayin
büyülü ellerinle çal aşkın zillerini
Femina, uysallığın çılgın gelini
HAYDİ DANS ET: Erkek SAVAŞARAK, DÖVÜŞEREK; KADIN, tüm kadınlığını kullanarak dans ederek kendisini gösterir, en güzel şekilde. “Güleriz, ağlanacak halimize...” demiş ya şair; işte öyle kalk dans et; ağlama!
AYİN: İlkel toplumlarda, bazı kabilelerce, kazanın kurulması, insanın içinde kaynatılarak pişirilişi sırasında yapılan gösteri anımsatılmakta. İNSAN ETİNİN YENMESİ kast edilmekte. Kadın ağaca bağlanmış. Etrafında ayin yaparcasına tamtamlarla dans etmekte kişiler. (Erkekler)
BÜYÜLÜ ELLERİNLE: Kabilelerdeki büyü anımsatılmakta. Maharetli eller anlamına da gelmekte...
AŞKIN ZİLLERİNİ ÇALMAK: Erkek acımasızlığına rağman hâlâ aşktan bahsetmek ve ona aşık olup, AŞKTAN BAHSETMEK... (Zalimlere gönül vermek, şiirler yazmak, türküler yakmak...)
UYSALLIĞIN ÇILGIN GELİNİ: Uysal bir topluluk olmuş kadın milleti. Falat artık çıldırma raddesinde sıra sende! “AYAĞA KALK SAKARYA!” dediği gini Necip Fazıl KISAKÜREK’in; kalk ve dans et!
“Haydi, kalk, kendini ifade et! Senin etini yiyorlar. Etinden faydalanıyorlar. Bu yamyamlar, ayini asırlar öncesinden başlattı. Yüreğindeki aşkı seslendir, şiirler yaz, şarkılar söyle, hatta isyan et; eşitlik ve özgürlük aşkını dillendir o maharetli ellerin ve ölümüne sevmeyi bilen yüreğinle! Çıldır artık, uysal gelin! Çılgınca dans et!
siyah güller içinde
dantel tencerelerin kızgın köpüklerinde
SİYAH TÜLLER İÇİNDE: Ne kadar üzülsen, ayrılıktan acı içinde...
DANTEL: Kadınlar örer. Bazen bununla aile geçimine katkıda bulunur. Zor iştir. GÖZ KUMU derler. İğneyle kuyu kazmak... Kasın böyle göz nuru döker, yuvası için... Fedakârlığı simgeler.
TENCERE: Kadınlar kullanır. Bunda, biteviye, aile efradının rızkını hazırlar. Ateşin karşısında yemekle birlikte kendisi de pişer.
Ne kadar üzülsen, ayrılıktan acı içinde olsan; bu sana, tüm cildinin; tencerede kaynayan yemeğin kızgın köpüklerinde yanması, yani buharda, yani ateşte dağlanmak gibi gelse de o acıya dayan! Yanarsan yan!
aklın deliliğe çarpan kıyılarından
bay tanrının yatağından
sisten çık gel siyah tüller içinde
AKLIN DELİLİĞE ÇARPAN KIYILARI: Çıldırma noktasında...
BAY TANRI: Koca...
BAY TANRININ YATAĞI: Kadının, sadece dişiliğinden yararlanan zihniyet...
SİS: Kasvet...
SİYAH TÜLLER: Yas giysisi... Matem elbisesi...
Çıldırmanın eşiğindeyken, sadece dişiliğinden yararlanan zihniyete baş kaldır! Çık o cehalet karanlığından! O kesif kasvetin içinden, üzüntünden matem tutarcasına da olsa sıyrıl, çık! Toplumca tanrılaştırıldığından kendisini tanrı gibi görmekte ve seni sadece kullanmakta olan adamı ne kadar çok seversen sev; acını yüreğine göm; bağrına taş basarak, yas giysileri içinde olsan da terk et onu! Kendini kullandırma! Sevgisiz ortamda işin ne?
işaret bekleme sim gölgeler çağından
ışığın içindeki gölge gibi gel
ballı şerbetleri yudumlar gibi
iç aykırılığın saf içkisini
yaz buğusunda yanan ülke gibi gel
SİM GÖLGELER: Erkekler... Erkeklerin altın gibi değerli varsayıldığı; aslında sadece GÖLGELERDEN İBARET olduğu kastedilmekte...
SİM GÖLGELER ÇAĞI: Erkek sözünün geçtiği zaman dilimi...
IŞIĞIN İÇİNDEKİ GÖLGE: “Seni yok saysalar da VARSIN! Işığın içindeki gölge, YOK demek değildir. Göremezler, görmek istemezler, GÖRÜLMEZ olsan da VARSIN SEN!” demektedir.
BALLI ŞERBETLERİ YUDUMLAR GİBİ: Bu işten büyük bir tat alarak...
AYKIRILIĞIN SAF İÇKİSİ: Düzene baş kaldırır, tüm saflığın, duruluğun ve berraklığınla, bir yudum tatlı su içercesine...
YAZ BUĞUSUYLA YANAN ÜLKE GİBİ: İçi yanmış, son derece susamış olarak... Ülkemizdeki çile çeken kadınların yüreklerinin yanıklığına ve eşitliğe, özgürlüğe susamış oluşlarına değiniyor.
Erkeklerin altın gibi değerli varsayıldığı; aslında sadece GÖLGELERDEN İBARET olduğu bu zaman diliminden sana hak ve özgürlüğün verilmesini boşuna bekleme! Sen varsın! Yok saysalar da gölge gibi süzül, gel! Kendini göster ve bu işten büyük bir tat alarak, düzene baş kaldır, tüm saflığın, duruluğun ve berraklığınla; son derece susamışlığınla buz gibi bir yudum tatlı şerbet içercesine...
içinde eskil ritim, yırtılan etin sesi
umarsız sessizliğin iç çekişleri
eşlik edecek senin dansına
YIRTILAN ETİN SESİ: Bedenin çektiği, etleri yırtılırcasına ACI... Bekârete de gönderme var.
ESKİL RİTM: Eski değerler... Örf, adet... Uyulması gereken ne varsa...
UMARSIZ SESSİZLİK: Hiçbir beklentisi olmamak, boyun eğerek susmak; kabullaniş...
“Dansına, eski yaşam tarzı; adetler, töreler, ve yanlış aksettirilen diğer değerler yüzünden çektiğin acının iç çekişleri, kaderini kabullenme ve boyun eğme sessizliği ile birleşerek, senin ezgini oluşturarak eşlik etsin.” denmektedir.
İşte size bir örnek:Züleyha Özbay Bilgiç..........................................Neden öyle süzeysiz bir yorum orada durup duruyor sabahtan bu yana......yoksa?......neyse
;Alev
başka gün yok başka dünya
boyun eğişlerin gururlu zilleriyle
çal bin yıllık aldanışı Femina
Burası çözümlemeye muhtaç değildir ama yine de çözelim:
BAŞKA GÜN YOK: İnsan ömrü sınırlıdır ve hayat hakkı, kişilere bir kez verilmiştir. Kadına da öyle...
BAŞKA DÜNYA YOK: Biz insanlar için, yaşayabileceğimiz, nefes alabileceğimiz başka bir dünya yok.
BOYUN EĞİŞLERİN HUZURLU ZİLLERİYLE: Tüm kadere teslimiyetinle...
ÇAL BİN YILLIK ALDANIŞI: Teslimiyetinle, asırlardır aldatılışının temposunu tut, ritmik ezgisini oluştur, hünerli parmaklarınla...
uzun kürklü hayvanların ininde
soğuk yıldızların ince yılanı
gibi kıvrıl Kybele ananın suretinde
UZUN KÜRKLÜ HAYVAN: Erkek milleti...
İN: Aile, yuva, ev...
UZUN KÜRKLÜ HAYVANLARIN İNİ: Erkeğin hükümranlığının sürdüğü evin içi... Nikâh da kastedilmekte ama erkek namına kim varsa; baba, dede, ağabey, nişanlı, arkadaş...
SOĞUK YILDIZLAR: Soğuk aile ortamıdır.
İNCE YILANI: İncecik, cılız yapılı narin kadın bedenidir.
SOĞUK YILDIZLARIN İNCE YILANI: Soğuk aile ortamında incecik, cılız bir yapıdaki narin kadın bedeni demektir.
KIVRIL: “Kıpırda! Canlan artık! Pasif olma!” demektir.
Bu bölümde kadına: “Soğuk aile ortamındasın, narinsin, incesin ama incecik bir yılanın bile büyük bir gücü varsa, içindeki gücü açığa çıkar; öyle güçlü ol! Kadın tanrıça gibi hisset kendini! Sen anasın! Doğuran, büyüten, yetiştirensin! Tanrılığa layık birisi olacaksa; bu, sen olmalısın!
sıkılgan hecelerin sedef çiçekleriyle
kanırt çivisini tüm kutsal kitapların
Femina dans et ince topuklarınla
sars kızıl opalini toprağın
SIKILGAN HECELER: “Yasak! Ayıp! GÜNAH! Sus!” baskısı altında dilsizleştiren kadının, DELİRME NOKTASInda yasaklara, adetlere, törelere; hatta, hatta daha da ileri giderek, DİN DİYE erkekler tarafından dayatılan kurallara isyan etmesi anlatılmaktadır: “Yeter artık konuş, susma! Dünya, senin de var olduğunu anlasın! Artık o denli bir baş kaldırış içine gir ki yer küre titresin!” denmektedir.
Pekala, bu mesaj işi şimdilik çözer sanırım.
Lütfen bize seslenmeyin, çünkü biz inancımız yerleşinceye kadar sabahlara kadar gözümüze uyku girmeyen geceler geçirdik.
Her ne söylense verecek bir cevabımız, her iddiayı sahibinden önce düşünmüşlüğümüz vardır. Meydana zanla çıkmadık çünkü. Böyle kapatalım bunu.
Şiirin kendinde hakaret olarak yorumlanacak bir şey yok. Olsa ben çok saatler önce ince bir cevap vermeyi bilirdim.
Selamlar herkese
Bu şiir ile ilgili 68 tane yorum bulunmakta