nasıl bir ayin gerek bu lanete Femina
yaşamının kırıkları birleşsin diye
hangi büyülü ezgiyle dans edeceksin
yeni günün şafağında?
bin yılların laneti bu Femina
başka gün yok başka dünya
Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Devamını Oku
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
sevgili onur bilge; ayten mutlu sizin gerçek isminiz mi ?
bu şiir size mi ait ?
eğer ki öyle ise
neden şiirinizi bu denli savunma ve açıklama gereği duyuyorsunuz anlamış değilim
buraya asılan bütün şiirlere olumlu veya olumsuz görüş bildirmeler olur
esas mesele: şiir bu denli açıkken ve verilmek istenen verilmişken bunca telaşa ve izaha ne gerek var
şu da bilinmelidir ki
bazı şiirler hariç şair konuya farklı bakışlardan bakılmasını ister
örneğin siyah tüller: bende onu siyah peçe olarak anlamak isterim ve onun arkasındaki buruk yüz tutsak duygu olarak görürüm
yani şiire yazan kişi dahil onun baktığı pencereden bakılmasını isteyemez ve yönlerdiremez
her neyse
Sunay akın diyor ki: hep sorarlar falancı isimli şiirinde şair ne demek istemiş
iki kelimeyle açıklayın
yahu şair bile bilmiyor ki ne demek istediğini okuyan nasıl açıklasın
günün şiiri köşesine bizde bir şeyler yazar çizeriz ama kuru gürültü olur babından okuyup geçiyoruz.ama o kadar çok yorum ve izah var ki
bir an şaşırdım
neden tereciye tere satılmak isteniyor diye...
not:mesajla izah ve yorumuma cevap yazma zahmetinde bulunmayın;mesaja kapalıyım
saygılar
FEMİNA isimli şiirin açıklaması:
Femina
nasıl bir ayin gerek bu lanete Femina
yaşamının kırıkları birleşsin diye
hangi büyülü ezgiyle dans edeceksin
yeni günün şafağında?
bin yılların laneti bu Femina
başka gün yok başka dünya
hadi dans et, elinde bir tas zehir
ayak bileklerinde demirden halkalarla
sıkılgan hecelerin sedef çiçekleriyle
kanırt çivisini tüm kutsal kitapların
Femina dans et ince topuklarınla
sars kızıl opalini toprağın
uzun kürklü hayvanların ininde
soğuk yıldızların ince yılanı
gibi kıvrıl Kybele ananın suretinde
başka gün yok başka dünya
boyun eğişlerin gururlu zilleriyle
çal bin yıllık aldanışı Femina
içinde eskil ritim, yırtılan etin sesi
umarsız sessizliğin iç çekişleri
eşlik edecek senin dansına
işaret bekleme sim gölgeler çağından
ışığın içindeki gölge gibi gel
ballı şerbetleri yudumlar gibi
iç aykırılığın saf içkisini
yaz buğusunda yanan ülke gibi gel
aklın deliliğe çarpan kıyılarından
bay tanrının yatağından
sisten çık gel siyah tüller içinde
siyah güller içinde
dantel tencerelerin kızgın köpüklerinde
hadi dans et, çoktan başladı ayin
büyülü ellerinle çal aşkın zillerini
Femina, uysallığın çılgın gelini
dans et, siyah iplik gününde parlak taşların
dans et, lanetli çığlığıyla bataklık kuşlarının
dans et, usanmış askeri gündelik savaşların
dans et, çağıran ritmiyle kaybolmuş hayatların
başka gün yok başka dünya
yeni günün şafağında
Femina
dans et
Ayrten MUTLU
***
nasıl bir ayin gerek bu lanete Femina
yaşamının kırıkları birleşsin diye
hangi büyülü ezgiyle dans edeceksin
yeni günün şafağında?
Bu şiirde FEMİNA, tek kadın değil, kadınların simgesidir.
Kadının, erkek hegemonyası altında ne denli ezilmekte olduğu anlatılmak istenmektedir; çatırdayan kemiklerin nasıl iyileşeceği sorgulanmaktadır. Tüm kemikleri kırılmış bir kişinin dans etmesi ne denli mümkünse, FEMİNA o denli dans edebilecektir.
***
bin yılların laneti bu Femina
başka gün yok başka dünya
hadi dans et, elinde bir tas zehir
ayak bileklerinde demirden halkalarla
Binlerce yıldır, ezilen kadına da dünyada sadece bir defaya mahsus yaşama hakkı verilmiştir ama onun ayakları prangalıdır. Yediği zakkum, içtiği zehir, giydiği kefendir. Bu haliyle nasıl dans edecektir?
DANS ETMEK: Mutlu olmak anlamında alınmıştır.
***
sıkılgan hecelerin sedef çiçekleriyle
kanırt çivisini tüm kutsal kitapların
Femina dans et ince topuklarınla
sars kızıl opalini toprağın
SIKILGAN HECELER: “Yasak! Ayıp! GÜNAH! Sus!” baskısı altında dilsizleştiren kadının, DELİRME NOKTASInda yasaklara, adetlere, törelere; hatta, hatta daha da ileri giderek, DİN DİYE erkekler tarafından dayatılan kurallara isyan etmesi anlatılmaktadır: “Yeter artık konuş, susma! Dünya, senin de var olduğunu anlasın! Artık o denli bir baş kaldırış içine gir ki yer küre titresin!” denmektedir.
***
uzun kürklü hayvanların ininde
soğuk yıldızların ince yılanı
gibi kıvrıl Kybele ananın suretinde
UZUN KÜRKLÜ HAYVAN: Erkek milleti...
İN: Aile, yuva, ev...
UZUN KÜRKLÜ HAYVANLARIN İNİ: Erkeğin hükümranlığının sürdüğü evin içi... Nikâh da kastedilmekte ama erkek namına kim varsa; baba, dede, ağabey, nişanlı, arkadaş...
SOĞUK YILDIZLAR: Soğuk aile ortamıdır.
İNCE YILANI: İncecik, cılız yapılı narin kadın bedenidir.
SOĞUK YILDIZLARIN İNCE YILANI: Soğuk aile ortamında incecik, cılız bir yapıdaki narin kadın bedeni demektir.
KIVRIL: “Kıpırda! Canlan artık! Pasif olma!” demektir.
Bu bölümde kadına: “Soğuk aile ortamındasın, narinsin, incesin ama incecik bir yılanın bile büyük bir gücü varsa, içindeki gücü açığa çıkar; öyle güçlü ol! Kadın tanrıça gibi hisset kendini! Sen anasın! Doğuran, büyüten, yetiştirensin! Tanrılığa layık birisi olacaksa; bu, sen olmalısın!
***
başka gün yok başka dünya
boyun eğişlerin gururlu zilleriyle
çal bin yıllık aldanışı Femina
Burası çözümlemeye muhtaç değildir ama yine de çözelim:
BAŞKA GÜN YOK: İnsan ömrü sınırlıdır ve hayat hakkı, kişilere bir kez verilmiştir. Kadına da öyle...
BAŞKA DÜNYA YOK: Biz insanlar için, yaşayabileceğimiz, nefes alabileceğimiz başka bir dünya yok.
BOYUN EĞİŞLERİN HUZURLU ZİLLERİYLE: Tüm kadere teslimiyetinle...
ÇAL BİN YILLIK ALDANIŞI: Teslimiyetinle, asırlardır aldatılışının temposunu tut, ritmik ezgisini oluştur, hünerli parmaklarınla...
***
içinde eskil ritim, yırtılan etin sesi
umarsız sessizliğin iç çekişleri
eşlik edecek senin dansına
YIRTILAN ETİN SESİ: Bedenin çektiği, etleri yırtılırcasına ACI... Bekârete de gönderme var.
ESKİL RİTM: Eski değerler... Örf, adet... Uyulması gereken ne varsa...
UMARSIZ SESSİZLİK: Hiçbir beklentisi olmamak, boyun eğerek susmak; kabullaniş...
“Dansına, eski yaşam tarzı; adetler, töreler, ve yanlış aksettirilen diğer değerler yüzünden çektiğin acının iç çekişleri, kaderini kabullenme ve boyun eğme sessizliği ile birleşerek, senin ezgini oluşturarak eşlik etsin.” denmektedir.
***
işaret bekleme sim gölgeler çağından
ışığın içindeki gölge gibi gel
ballı şerbetleri yudumlar gibi
iç aykırılığın saf içkisini
yaz buğusunda yanan ülke gibi gel
SİM GÖLGELER: Erkekler... Erkeklerin altın gibi değerli varsayıldığı; aslında sadece GÖLGELERDEN İBARET olduğu kastedilmekte...
SİM GÖLGELER ÇAĞI: Erkek sözünün geçtiği zaman dilimi...
IŞIĞIN İÇİNDEKİ GÖLGE: “Seni yok saysalar da VARSIN! Işığın içindeki gölge, YOK demek değildir. Göremezler, görmek istemezler, GÖRÜLMEZ olsan da VARSIN SEN!” demektedir.
BALLI ŞERBETLERİ YUDUMLAR GİBİ: Bu işten büyük bir tat alarak...
AYKIRILIĞIN SAF İÇKİSİ: Düzene baş kaldırır, tüm saflığın, duruluğun ve berraklığınla, bir yudum tatlı su içercesine...
YAZ BUĞUSUYLA YANAN ÜLKE GİBİ: İçi yanmış, son derece susamış olarak... Ülkemizdeki çile çeken kadınların yüreklerinin yanıklığına ve eşitliğe, özgürlüğe susamış oluşlarına değiniyor.
Erkeklerin altın gibi değerli varsayıldığı; aslında sadece GÖLGELERDEN İBARET olduğu bu zaman diliminden sana hak ve özgürlüğün verilmesini boşuna bekleme! Sen varsın! Yok saysalar da gölge gibi süzül, gel! Kendini göster ve bu işten büyük bir tat alarak, düzene baş kaldır, tüm saflığın, duruluğun ve berraklığınla; son derece susamışlığınla buz gibi bir yudum tatlı şerbet içercesine...
***
aklın deliliğe çarpan kıyılarından
bay tanrının yatağından
sisten çık gel siyah tüller içinde
AKLIN DELİLİĞE ÇARPAN KIYILARI: Çıldırma noktasında...
BAY TANRI: Koca...
BAY TANRININ YATAĞI: Kadının, sadece dişiliğinden yararlanan zihniyet...
SİS: Kasvet...
SİYAH TÜLLER: Yas giysisi... Matem elbisesi...
***
Çıldırmanın eşiğindeyken, sadece dişiliğinden yararlanan zihniyete baş kaldır! Çık o cehalet karanlığından! O kesif kasvetin içinden, üzüntünden matem tutarcasına da olsa sıyrıl, çık! Toplumca tanrılaştırıldığından kendisini tanrı gibi görmekte ve seni sadece kullanmakta olan adamı ne kadar çok seversen sev; acını yüreğine göm; bağrına taş basarak, yas giysileri içinde olsan da terk et onu! Kendini kullandırma! Sevgisiz ortamda işin ne?
***
siyah güller içinde
dantel tencerelerin kızgın köpüklerinde
SİYAH TÜLLER İÇİNDE: Ne kadar üzülsen, ayrılıktan acı içinde...
DANTEL: Kadınlar örer. Bazen bununla aile geçimine katkıda bulunur. Zor iştir. GÖZ KUMU derler. İğneyle kuyu kazmak... Kasın böyle göz nuru döker, yuvası için... Fedakârlığı simgeler.
TENCERE: Kadınlar kullanır. Bunda, biteviye, aile efradının rızkını hazırlar. Ateşin karşısında yemekle birlikte kendisi de pişer.
Ne kadar üzülsen, ayrılıktan acı içinde olsan; bu sana, tüm cildinin; tencerede kaynayan yemeğin kızgın köpüklerinde yanması, yani buharda, yani ateşte dağlanmak gibi gelse de o acıya dayan! Yanarsan yan!
***
hadi dans et, çoktan başladı ayin
büyülü ellerinle çal aşkın zillerini
Femina, uysallığın çılgın gelini
HAYDİ DANS ET: Erkek SAVAŞARAK, DÖVÜŞEREK; KADIN, tüm kadınlığını kullanarak dans ederek kendisini gösterir, en güzel şekilde. “Güleriz, ağlanacak halimize...” demiş ya şair; işte öyle kalk dans et; ağlama!
AYİN: İlkel toplumlarda, bazı kabilelerce, kazanın kurulması, insanın içinde kaynatılarak pişirilişi sırasında yapılan gösteri anımsatılmakta. İNSAN ETİNİN YENMESİ kast edilmekte. Kadın ağaca bağlanmış. Etrafında ayin yaparcasına tamtamlarla dans etmekte kişiler. (Erkekler)
BÜYÜLÜ ELLERİNLE: Kabilelerdeki büyü anımsatılmakta. Maharetli eller anlamına da gelmekte...
AŞKIN ZİLLERİNİ ÇALMAK: Erkek acımasızlığına rağman hâlâ aşktan bahsetmek ve ona aşık olup, AŞKTAN BAHSETMEK... (Zalimlere gönül vermek, şiirler yazmak, türküler yakmak...)
UYSALLIĞIN ÇILGIN GELİNİ: Uysal bir topluluk olmuş kadın milleti. Falat artık çıldırma raddesinde sıra sende! “AYAĞA KALK SAKARYA!” dediği gini Necip Fazıl KISAKÜREK’in; kalk ve dans et!
“Haydi, kalk, kendini ifade et! Senin etini yiyorlar. Etinden faydalanıyorlar. Bu yamyamlar, ayini asırlar öncesinden başlattı. Yüreğindeki aşkı seslendir, şiirler yaz, şarkılar söyle, hatta isyan et; eşitlik ve özgürlük aşkını dillendir o maharetli ellerin ve ölümüne sevmeyi bilen yüreğinle! Çıldır artık, uysal gelin! Çılgınca dans et!
***
dans et, siyah iplik gününde parlak taşların
dans et, lanetli çığlığıyla bataklık kuşlarının
dans et, usanmış askeri gündelik savaşların
dans et, çağıran ritmiyle kaybolmuş hayatların
BURADA ŞİİRİN SESİ İSPANYOL MEYHANESİNDE ÇİGAN MÜZİĞİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR!
Pistte bir çingenenin olanca güzelliğiyle; kırmızıya boyalı dudaklarında gülümseyiş, bembeyaz dişlerindeki saflık ve simsiyah, dalgalı, parlak, upuzun saçlarının arasında aşka çağıran bir al gülle Karmen; geniş büzgülü, fırfırlı siyah tül giysisinin içinde, çıplak ayaklarıyla parmak uçlarında dans etmekte; incecik bileklerindeki altın halhallar birbirine vurmakta; göğsünü açık bırakan dekoltesinin altında yanan bağrıyla; ellerindeki kastanyetleri, parmaklarını ritme uydurarak şıkırdatmakta; çılgınca dans etmektedir!
***
dans et, siyah iplik gününde parlak taşların
dans et, lanetli çığlığıyla bataklık kuşlarının
dans et, usanmış askeri gündelik savaşların
dans et, çağıran ritmiyle kaybolmuş hayatların
SİYAH İPLİK GÜNÜNDE PARLAK TAŞLAR: Tüm olumsuzluklara rağmen gül!
LANETLİ ÇIĞLIĞIYLA BATAKLIK KUŞLARININ: Üzerine felaket ve uğursuzluk çökse de...
GÜNDELİK SAVAŞLARIN USANMIŞ ASKERİ: Günlük hayatı savaş içinde geçtiği için bıkmış kadın...
KAYBOLMUŞ HAYATLARIN ÇAĞIRAN RİTMİYLE: Hayatı yaşayamamışlığının temposuyla...
Tüm olumsuzluklara rağmen gülerek dans et! Üzerine felaket ve uğursuzluk çökse de... Ey, ünlük hayatı savaş içinde geçtiği için bıkmış kadın! Hayatı yaşayamamışlığının temposuyla dan et!
***
başka gün yok başka dünya
yeni günün şafağında
Femina
dans et
Ayten MUTLU
BAŞKA GÜN YOK: Dünya üç gündür. Dün, yaşandı ve bitti... Yarın, gelmeyebilir. Randevu vermedi. O zaman, İNSAN ÖMRÜ, sadece bir gündür.
BAŞKA DÜNYA YOK: YAŞAYABİLEXEĞİMİZ BAŞKA BİR GEZEGEN YOK ki gidelim! Burada, ÖBÜR DÜNYA kastedilmiyor.
YENİ GÜNÜN ŞAFAĞINDA: Kadın haklarına kavuşmak artık yakın! İyimser düşünce var, burada... HİÇ SANMIYORUM ama dilerim mutlu günler yakındır bizim için!
Elinde olan tek günün, yani bugünün kıymetini bil ve olabildiğince değerlendir! Başka gideceğimiz yer yok. Burada ve bu şartlarda yaşamak zorundayız. Ortam ne kadar kötü ve koşullar ne kadar olumsuz ve insanlar ne kadar acımasız olursa olsun, mutlu olmaya çalış. İnşallah güzel ve mutlu günlerimizi başlayacak! Onu başlatan güneş doğmak üzere... Onun beklentisi içinde bari dans et! Hiçbir şey yapamıyorsan dans et!
T E Ş E K K Ü R L E R , Ayten MUTLU!..
***
Arkadaşlar,
Şiiri yüzeyden okuyup, başından sonundan algılayıp, hemen saldırıya geçmeyin! Birbirinize girmeden önce şiiri masaya yatırın! Kadavra keser gibi kesin; içini dışını görerek inceleyin, ondan sonra ahkâm kesin!
İşte şiirin röntgeni! Aksini iddia eden varsa, açıklasın da ben de bilgileneyim!
Yine de okuyan ve görüş bildirme zahmetine katlanan şiir severlere teşekkürler...
Mutluluklar...
Onur BİLGE
umutsuzlık isanın cevherinde yok. hayat her anıyla yaşanmaya değer. geçmiş değil gelecek daha iyiye endekslenmeli.biraz ağır bir anlatım gibi geldi bana çok zevk alarak okumadım.tekrarlı dizeler gibi geldi bana. ama beğenilerek köşeye konan her şiiri kutlarım ben. belki benim görmediğim çok şey vardır. şairin diğer şiirleri belki daha değişik tat bırakır bakmak lazım karar vermek için.
Arkadaşlar,
Şiiri yüzeyden okuyup, başından sonundan algılayıp, hemen saldırıya geçmeyin! Birbirinize girmeden önce şiiri masaya yatırın! Kadavra keser gibi kesin; içini dışını görerek inceleyin, ondan sonra ahkâm kesin!
İşte şiirin röntgeni! Aksini iddia eden varsa, açıklasın da ben de bilgileneyim!
Yine de okuyan ve görüş bildirme zahmetine katlanan şiir severlere teşekkürler...
Mutluluklar...
Onur BİLGE
başka gün yok başka dünya
yeni günün şafağında
Femina
dans et
Ayrten MUTLU
BAŞKA GÜN YOK: Dünya üç gündür. Dün, yaşandı ve bitti... Yarın, gelmeyebilir. Randevu vermedi. O zaman, İNSAN ÖMRÜ, sadece bir gündür.
BAŞKA DÜNYA YOK: YAŞAYABİLEXEĞİMİZ BAŞKA BİR GEZEGEN YOK ki gidelim! Burada, ÖBÜR DÜNYA kastedilmiyor.
YENİ GÜNÜN ŞAFAĞINDA: Kadın haklarına kavuşmak artık yakın! İyimser düşünce var, burada... HİÇ SANMIYORUM ama dilerim mutlu günler yakındır bizim için!
Elinde olan tek günün, yani bugünün kıymetini bil ve olabildiğince değerlendir! Başka gideceğimiz yer yok. Burada ve bu şartlarda yaşamak zorundayız. Ortam ne kadar kötü ve koşullar ne kadar olumsuz ve insanlar ne kadar acımasız olursa olsun, mutlu olmaya çalış. İnşallah güzel ve mutlu günlerimizi başlayacak! Onu başlatan güneş doğmak üzere... Onun beklentisi içinde bari dans et! Hiçbir şey yapamıyorsan dans et!
T E Ş E K K Ü R L E R , Ayten MUTLU!
Maskülen (') bir şiirle merhaba demek istedim şiire..
Mutluluk
Kim bir kadını sarıyorsa odur Adem. Kadın da Havva.
Herşey ilk kez olmaya başlar.
Gökyüzünde beyaz bir şey gördüm. Bana Ay olduğunu söylüyorlar
ama bir kelime ve bir mitoloji ile ne yapabilirim.
Ağaçlar korkutuyor beni biraz. Öyle güzeller ki.
Sakinleşmiş hayvanlar onlara adlarını söyleyebileyim diye yaklaşıyor.
Kitaplıkdaki kitapların harfleri yok. Ben açınca ortaya çıkıyorlar.
Atlasın yapraklarını çevirirken tasarlarım Sumatra′nın şeklini .
Karanlıkta kim bir kibrit yakıyorsa o icat ediyor ateşi .
Aynanın içindeki Öteki, pusuda bekler.
Kim okyanusa baksa İngiltereyi görür.
Kim Liliencron’dan bir dize mırıldandıysa savaşa katıldı.
Rüyamda Kartaca’yı gördüm ve Kartaca’yı yıkan lejyonları.
Rüyamda gördüm teraziyi ve kılıcı
Sahip olanın veya olunanın olduğu değil, ikisinin de teslim olduğu aşka olsun övgü!
Bize cehennemi yaratma gücümüz olduğunu gösteren kabusa olsun övgü!
Kim bir nehire gitse Ganja gider.
Kim bir kumsaatine baksa bir imparatorluğun dağılışını seyreder.
Kim bir hançerle oynasa Sezar′ın ölümünü önceden söyler.
Kim rüya görse, o, insanların hepsidir.
Çölde genç Sfenksi gördüm, daha yeni çıkmıştı yontucunun elinden.
O kadar eski başka bir şey yok güneşin altında
Herşey ilk defa ama sonsuz bir biçmde oluyor.
Sözlerimi kim okuyorsa onları icad ediyor.
Jorge Luis Borges
Çev: Behlül Dündar
dans et, siyah iplik gününde parlak taşların
dans et, lanetli çığlığıyla bataklık kuşlarının
dans et, usanmış askeri gündelik savaşların
dans et, çağıran ritmiyle kaybolmuş hayatların
SİYAH İPLİK GÜNÜNDE PARLAK TAŞLAR: Tüm olumsuzluklara rağmen gül!
LANETLİ ÇIĞLIĞIYLA BATAKLIK KUŞLARININ: Üzerine felaket ve uğursuzluk çökse de...
GÜNDELİK SAVAŞLARIN USANMIŞ ASKERİ: Günlük hayatı savaş içinde geçtiği için bıkmış kadın...
KAYBOLMUŞ HAYATLARIN ÇAĞIRAN RİTMİYLE: Hayatı yaşayamamışlığının temposuyla...
Tüm olumsuzluklara rağmen gülerek dans et! Üzerine felaket ve uğursuzluk çökse de... Ey, ünlük hayatı savaş içinde geçtiği için bıkmış kadın! Hayatı yaşayamamışlığının temposuyla dans et!
bin yılların laneti bu Femina
başka gün yok başka dünya
hadi dans et, elinde bir tas zehir
ayak bileklerinde demirden halkalarla
hadi dans et, çoktan başladı ayin
büyülü ellerinle çal aşkın zillerini
Femina, uysallığın çılgın gelini
konusu anlatımı
ve benzetmelerin güzelliği geçerliliği ile güzel bir çalışma...
kutların şiirin şairini
saygılar
dans et, siyah iplik gününde parlak taşların
dans et, lanetli çığlığıyla bataklık kuşlarının
dans et, usanmış askeri gündelik savaşların
dans et, çağıran ritmiyle kaybolmuş hayatların
BURADA ŞİİRİN SESİ İSPANYOL MEYHANESİNDE ÇİGAN MÜZİĞİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR!
Pistte bir çingenenin olanca güzelliğiyle; kırmızıya boyalı dudaklarında gülümseyiş, bembeyaz dişlerindeki saflık ve simsiyah, dalgalı, parlak, upuzun saçlarının arasında aşka çağıran bir al gülle Karmen; geniş büzgülü, fırfırlı siyah tül giysisinin içinde, çıplak ayaklarıyla parmak uçlarında dans etmekte; incecik bileklerindeki altın halhallar birbirine vurmakta; göğsünü açık bırakan dekoltesinin altında yanan bağrıyla; ellerindeki kastanyetleri, parmaklarını ritme uydurarak şıkırdatmakta; çılgınca dans etmektedir!
Sn.Onur Bilge'nin şiiri çözümlemesine teşekkürü bir borç bildiğimi söylemeden geçemeyeceğim.
Emeğine, aklına, birikimine, bilgisine sağlık...
Bu şiir ile ilgili 68 tane yorum bulunmakta