“Saldırganlığımızı barındıran en eski beynimiz sürüngenlerinkine benzer,
her insanın beyninde uyuyan bir insansı sürüngen vardır. Üzülerek de
olsa, günlük yaşamımızda, bu uykunun çok kısa sürdüğünü ve sözcüklerle
mantıklı söylemin aldatıcı görünümü altında, edimlerimizle davranışlarımızın
çoğuna işte bu kocaman sürüngen beynin yön verdiğini saptamak zorundayız.
Öteden beri, insan insanın kurdudur, denir. Çok iyimser bir yaklaşım bu,
çünkü kurt sürüsünde, iki erkeğin saldırganlığı bireysel bir kapışmaya
dönüşürse, yere yıkılan kendisini yenene boğazını uzatır; şahdamarı
hemen oracıktadır, ama yenen bu damarı hiçbir zaman pençe atıp yırtmaz.
Değer yargılarının yeline kapılan, sürüngen beyni sözcüklerle zıvanadan
çıkan insansa gözünü kırpmadan, en küçük bir pişmanlık duymadan öldürür.”
Henri Laborit
-Felsefenin Yengeç İlkeleri-
Bugünlük yeter!
Küreği batırdım arkın yumuşak toprağına,
kesilen ayrıkların sesi geldi yırtılan boşluktan.
Dinlenmeliyim bir gölgede,
el sallıyor güneş çınarların arasından.
Eğilip bir toprak keseği aldım
sıkıca tutup saçlarından.
Aldırmadan belime yapışan yeleğe
indim yaprak yağmuru altında dereye.
Kokladım biraz toprağı, tarttım elimle
-bir oyun bulmak için kendime-
fırlattım atlangıç taşına,
nişanlayıp taşın oyuğuna.
Henüz oturmuştum eğriş boynuna çınarın
-bir yengeç tırmandı taşın alnına,
deşeleyip makasıyla toprağın karnını
çekti çıkardı kıvranan bir solucanı.
Tam götürüyordu ki avını ağzına
bir yengeç daha tırmandı taşa
-epey irice ilkinden-
sekiz hızlı bacak
-derken-
gerildi sinirler birden;
iki şövalye şakırdatarak zırhlarını
gerinip, iyice açtılar makaslarını.
Daha ilk vuruşmada
yuvarlanıp düştüler suya,
paylaşamayıp toprağın armağanını.
Bilmem
balıklar nasıl bölüştüler
talihsiz yarım solucanı?
Ben şimdi
masum bir tanığı mıyım
bu çok ölümlü kavganın,
yoksa içinde miyim
bir yazgısal kargaşanın?
Bugünlük yeter.
Öyle görürsün işte,
nasıl bakarsan öyle.
Yeter bugünlük bu kadar felsefe.
Doldurdum çayı, yaktım pipoyu
oturuyorum kaç zamandır uzak güneşte.
Kayıt Tarihi : 24.10.2004 22:14:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Şerif Erginbay](https://www.antoloji.com/i/siir/2004/10/24/felsefenin-yengec-ilkeleri.jpg)
Bu 'yeter'in içinde bu kadar çok şey varken .
:)
Demişsiniz ya baktığımız pencereye bağlı göreceğimiz, algılayacağımız, bir sonraki süreçte hangi pencereye bakacağımız ve yine orada ne göreceğimiz.
Elbette, bugünlük bu kadar yeter olsun:)
Çok güzeldi.
Çok etkilendim..
saygılarımla
aynur özbek uluç
şiire gelince doğal ve akıcı bir üslupla doğayı irdelemeniz harika...
nasıl bakarsan ,öyle görürsün işte!..
masum bir tanığı mıyım
bu çok ölümlü kavganın,
yoksa içinde miyim
bir yazgısal kargaşanın?
Düsünüyorsunuz o halde varsiniz.. Sorguluyorsunuz o halde felsefe yapiyorsunuz:)) Ilginc ve cok etkileyiciydi, tebrikler sayin Erginbay.. Sevgilerimle..
TÜM YORUMLAR (3)