Felek yeter artık,
Düştün peşime düşebildiğin kadar,
Düşme peşime yeter artık!
Bırak ta kendi yağımda kavrulayım biraz!
Katabildiğin kadar kattın ağıları aşıma,
Katma yeter artık.
Bırak ta biraz derin nefes alayım!
Bırakabildiğin kadar bir başıma bıraktın artık,
Bırak ta biraz dostlarımla neşeleneyim.
Benim de hakkım yok mu?
Menzil murat aldırtmadın,
Her daim içine kapananlardan ettin.
İçten gülmelerimi bile,çok gördün bana.
Gün göstermedin,
İçi dolu sevdaları yaşatmadın.
Bana karşı bu kadar acımaz olmakla ne geçti eline?
Ben zaten, gözü çok yükseklerde olan biri değilim.
Sadece bu üç günlük fani dünyada, şerefiyle yaşamak,
Aziz iken, rezil olmamak,
Sadece ve sadece helal rızıklarla karnını doyurmaya çalışan,
Ve mümkün oldukça, ahde vefalılığı yaşamak isteyen biriyim.
Oysa sen habire canhıraşane benle uğraşıyorsun,
Yeter artık!
Tak etti canıma.
Yiğit ve mertçe, seni er meydanına davet ediyorum, gelmiyorsun.
İşin kolayına kaçmadan,gel kozlarımızı paylaşalım seninle diyorum,
Yanaşmıyorsun.
İnsanın bir çizgisinin olması gerekmez mi?
İnsan bu kadar gaddar ve acımasız olur mu?
İnsan sözünün eri olmaz mı?
Çok insan şikayetçi senden.
Fakat ben gibi dobra dobra olmadıkları için,
Riyakarlık ediyorlar.
Önünde başka, arkanda ise, daha bir başka oluyorlar.
Onlar gibi olmak mı?
Yoksa benim gibi dobra dobra olmak mı gerekir?
Hiç olmazsa bu soruma erkekçe gereken cevabı ver!
Felek yeter artık,
Vallahi bu yaptıkların,canıma tak etti.
Ne dost oluyor,dostluğun gerekliliğini yerine getiriyor,
Ne de düşman oluyor düşmanca karşıma çıkıyorsun.
Bu yaptığının hiçbir dinde yeri yoktur.
En tehlikeli insan,çizgisinin belli olmadığı insan değil midir?
Ne olurdu ben gibilerine biraz daha adil davransaydın?
Yüce Allahın hakkaniyetini uygulasaydın.
Ne pahasına olursa olsun, bu dünya hayatı er veya geç son bulmayacak mı?
Bıçak kemiğe dayandı.
Tahammülüm kalmadı.
Tahammülün de bir sınırı var değil mi?
İnsan bu kadar zalim olabilir mi?
Ben senden ve bana karşı tutumundan dolayı şikayetçiyim.
Bu dünyada hakkımı alamasam bile,
Baki dünyada iki elim yakamda olacak.
O zaman bakalım kendini nasıl affettireceksin?
Naçar olma sırası sende olacak.
Ama ben sana bıyık altından,alay edercesine gülmeyeceğim.
Tam aksine elimden gelen her türlü fedakarlığı yapacağım.
Utancından gözlerimin içine bakamayacak,
Ve yerin dibine girmek için fellik fellik bir delik arayacaksın.
Yaptıklarının doğru olmadığını,
Kaç kez söylemek istediysem de müsaade etmedin.
Keşke bir kez bile olsa, beni can kulağıyla dinleseydin.
Hani bir ata sözü vardır”Geçti borun pazarı,sür eşeğin Niğde’ye”
Aynen öyle...
Şimdi ezilip büzülmenin,kızarıp bozarmanın hiçbir faydası olmaz.
Ben sana rol yapamadığımı,
Göründüğüm gibi olduğumu,
Çizgimin gerekliliğini yaptığımı,
Asla ve asla hiç kimseyi arkasından vuramayacağımı,
Düşmanım dahi olsa,ıslahı için yüce Allaha dua ve niyaz ettiğimi, söylemiştim. Ama sen bunları çok iyi bildiğin halde,
Hiç mi hiç dikkate almadın.
Keşke biraz daha ince eleyip sık dokusaydın…
Keşke bu duruma düşebileceğini de biraz tasavvur etseydin…
Ama neyse ben helal süt ile emzirilmişim,
Kan,kan ile yıkanmaz,
Kötülüğün karşılığında, iyilik yapmanın gerekliliğini,
Ve affetmenin de büyüklüğün şanından olduğunu bilenlerdenim
Ben sendeki haklarımın tamamından vazgeçiyorum.
Seni ve bana yaptıklarını Yüce Allah ile baş başa bırakıyorum.
Git ne halin varsa gör……?
29/Ocak/2010
Kayıt Tarihi : 3.2.2010 09:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!