gün sustukça gece konuşuyor
ah! çilesi ağır günlerin kanlı ezâsı
son güzde ağrıların sancılı dili
çözüldü
hangi yaranın oyuğunda
hangi feryâdın sinesinde saklı kalbim
yalnızlık mı ağlattı sıcak evimin camlarını
kış mı karla örttü çayır çimen yeşili çatımı
yoksa duygusu körelmiş zihnin soyut oyunları mı
kördüğüm yaptı yollarımı
ruhum
can çırpıyor kanat döküyor
saçakları buz tutmuş bulutların eteğinden
kokusu uçmuş bir gülün mabedinde konuk ölü kuşlar
virâne kalbimin sarayına zehirli sarmaşıklar ağ atmış
kimseler görüp anlamıyor
her
şeyi
aldın elimden hayat
heves mi sevinç mi umut mu bıraktın toprağıma
gözüm açık gidiyorum ebedi uykunun ıslak dağlarına
karanlığın keskin bıçağıyla dilim dilim doğrasan da etim
hiç kimseye değil kendime sitemim
umurum değil attığın bıçak açtığın yaralar felek
ardımda kalan dünyanın altınları ve yalan aşkları
duman duman yol olsun ömrüme gark olsun hüzünler
yaşamanın tütsüsü büyüsü mü kaldı harabeye döndü han
ister yolcu olayım ister katar katar kervan
üstüme üstüme yağsın
yaldızlı karlar
palazlandı ruh kuşlarının serçe kanadı
sen açtın bu melâmet yolunu sen yakıştırdın bu cefâyı üstüme
kıyımlara getirdin ömrümü bir avuç toprak bir avuç gül serp üzerime
iyiliğin dokundu şerhini basayım biten yiten günlere
utanmayasın sıkılmayasın âlemin batsın
hayâ etmeyesin
felek
02042024
00:47
Kayıt Tarihi : 10.4.2024 01:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!