Koş, kaç benden
sen de çok iyi biliyorsun
yalvaracak halim yok
geçtiğim yollara duvarlara,
resmini yapıştır
sadece dönüp bakarım
Bakma geceye! sabaha ne kaldı düşler,
gök gürültüsü! yüreyim deki isyan...
Toprağın kokusu yakıyor ciğerlerimi,
Adaletin batsın! sen "lanetli" kadın...
Öfkeden kuduran sevgime inat,
hayatımda ben de sevdim!
bir misalin için de anlatır gibi
fütursuz, hoyratça
Benlik kavgasın da
bir avuç toprak
nedir?...
Zamanın utanç duvarı
yüz de bu çile
nedir?...
Her şeyin ön sözü sen ol istedim,
Gözlerimi açtığım her güne.,
Seni okumak ne güzel...
Hayatı sen de bulmak
hece hece satır satır
seni yazmak ne güzel...
Ben bu şehrin sokaklarında Güneşin çocuğu olarak doğdum,
Gecenin ayazına mapus düşlerim yıldızları yorgan eyledi gönlüme,
Sen beni bilmen, ben kendimi bildim bileli hiç ağlamamışım
Evin bahçesindeki tulumbadan akan su ne serindi.
Arada sırada bakıyorum geriye ölümle yıkım zamanla yarışıyor
ben macera sandığım hayatın labirentinde kayboldum
Bu gün eski mahalleye uğradım
çok değişmiş
kaldırımları, evleri, esnafı...
hiç tanıdık göremedim
buruk, yapayalnız hissettim
düşününce
Daraldım...
Daraldım, zamanın girdabın da!, mavera gecelerin yıldızları gibiyim...
Hiç böyle bir aşkı yaşamadım, seneler geçti hala aklımdasın...
ömrüm sana kalsın!, dön desem; yolların dilencisi, avara gönlüme...
Sen sultansın, güzellik abidesi... Kleopatra!
hissettiklerimi sana anlatmak isterdim
yağmur yağarken yüzüme
üzülürken
içimden geldiğince
benim için değerlisin
seni kırdığımı biliyorum
Sessizliğin kaderin de var,
Seni unutmak!,
yokluğuna alışmak gibi,
Ateşin de yanmak!,
Gölgen gibi,
Zamanın da sürünmek!,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!