Odana hiç dokunmadım
Her şey bıraktığın gibi
Kalemlerin defterlerin
Tozlanmış üzerinde masanın
Bakar durur yatağında
Tek gözlü oyuncak eşeğin
aşkın ömrü üç harf
gökkuşağı üzerinde
gezerken kanatlanır
maviden başlar
pembe de uçar
renkten renge
sen gülsün ben güldüğümde
karakış ağladığımda
bir karayel, fırtına
yoksun yanımda yöremde
savurup gidersin her şeyi
sevinilecek ne varsa.
bana ilk gelişindi
senle ben baş başa
yalnızdık.
geldiler
duydular,gördüler
ağzımızda acı tatlar
bal rengi irislerinde
çırpınırken yüreğim
batar cam kırıkları
dikenli sözler kelepçe
geçit vermez ellerime
ahraz dilim dönmez
ben mezopotamyalıyım
Fırat'ın suyuyla yoğurdum çamurumu
Bağdat'ın güneşinde pişirdim
tüm yağmurları topladım Dicle'den
Babil'de bahçeler dokudum
Zamanın tünelinde işledim ellerimle
ikide bir gözüme sokup durmayın
yüzümdeki jilet yırtığını yılların
yanaklarımın iki yanında iki çekül
çeker durur yere doğru
kaldırdıkça dik başımı
suyunu kaybetmiş toprak
erendiz güneşe dönüyor
ben sana
aramızda kaç ışık yılı
ben sana dönüyorum
sen tüm yıldızlara
gel omzunu ver bana
kasırgalarla yanan başım
dinginliğine sığınsın.
görkemli bir kayanın
denizin haşin dalgalarına
direndiği gibi diren
seni damlıyor tüm yağmurlar
mor renkli nisan akşamlarında
güneş seni doğuyor
bakır renkli şafaklarda
yorgun göz bebeklerime.
tenimde dolaşıyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!