Merhaba Çocuklar.İlkevelâ (ilk önce) hepinize selâm ederin.Muammer Çelik oğlumun gözlenden öperin.Bana cuvap (cevap) yazmış, “Nine mektubunu sekiz gözünen bekleyon,” demiş. Sağosun emme (ama) ona da gızıyon.Kendi kendine “deli” adını godu (koydu) .Uysam (oysa) deli insan deliliğini bilmez.Kendine “deli” deyo emme (ama) , deli omadığını herkeş biliyo.Biznen dalga geçiyo besbelli.
Neyse.....Gelinlemi annadıverecedim bu mektupda de’mi? ....Annadın(anlatayım da) da aycık ferahlayın bayrı (bari) . Allah böne (böyle) gelin kimselere vemesin, beni yakdı, kimseyi yakmasın.Hiç bi işe yaramazla...İkisi de süs gözeli iki gazık.İsde kazma den (deyin) , isde kazık.Hem de hiç yontulmadık.Boyanıp boyanıp gezerle, ayağı yanık tazı gibi.İş güç omayınca, yiyip içip yatınca sağlıkları da yerinde.Çaksanız yere gire ikisi de, çivi gibile. Anaları ikisini de gadir gecesi doğurmuş. Yidikleri önnende, yimedikleri arkalanda. Unna (onlar) sefa sürmeye gemişle dünyaya, ben sürünmeye. Allah’ın adaleti yok menemme(galiba) . Töbosun canımdan bezdirdile.
Aşşama gada seyidiyon (koşuyorum, çalışıyorum) , ayağı yanık tazı gibi. Yemek, bulaşık, iki torun; seyit bakam seyit(koş) .Bi işin ucundan dutuverin deyen yok. Gelinlen ikisi de çalışıyo. Yapdıkları iş de, bilgisayar başında bir iş.Ottukları (oturdukları) yerden para gazanıyolla.Bicik elleri çalışıyo.Bi şu taşa bas, bi bu taşa bas, al parayı......Sabalin (sabahleyin) gakmalana (kalkmalarına) gahvaltıyı hazılleyon, öğlen gemelene (gelmelerine) yimek bişiriyon. Aşama gene öne (öyle) . Prensesle gibi elleni ıccak (sıcak) sudan soğuk suya sokmeyolla. Allah rızası uçun bi ”eline sağlık” deyen yok.
Yetişemeyon işlere.Gafa kâadı esgidi. Yaş yetmişe dayandı.Gece yatakta yorgunlukdan ayaklamın altı alaf atıyo. Cayır cayır yanıyo. Ayaklamı gocak (koyacak) yer bulemeyon. Çarpın bakam çarpın. Geşliğimde etdiyallara hizmet ettim, şinci etdiyalladım geşlere (gençlere) hızmat ediyon. Şu yaşa gedim, ta(daha) bi hazır sufraya oturamadım.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...