Fatihin Fetihettiği, Şairin Keşifettiği, ...

İbrahim Necati Günay
MİLLETVEKİLİ ADAYI BAĞIMSIZ İSTANBUL 1 BÖLGE 2011
193

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Fatihin Fetihettiği, Şairin Keşifettiği, Canım İSTANBUL

Çıkıp geliyor hayalin beni saran geceden.
Denize karıştırıyor inatçı yakınışını ırmak.

Terk edilmiş, gün batımındaki rıhtımlar gibi.
İstanbul,ayrılık saati bu

Yağıyor yüreğime soğuk taç yaprakları.
Ey yıkıntı uçurumu, vahşi mağarası kaza geçirenlerin.

Sende toplanır savaşlar ve uçuşlar.
Yükselir senden şarkı kuşlarının kanatları.

Bir uzaklık gibi yuttun her şeyi.
Deniz gibi, zaman gibi sende battı her şey!

Saldırı ve öpüşün mutlu saatiydi o.
Deniz feneri gibi parıldayan o esrime saati.

Uçuş korkusu, kör dalgıç öfkesi,
çalkantılı esrikliği aşkın, sende battı her şey!

Kanatlandı, yaralandı ruhum pusun çocukluğunda.
Kayıp keşif, sende battı her şey!

Sarıp sarmaladın acıyı, tutunuyorsun arzuya,
kendinden geçmişsin üzüntüyle, sende battı her şey!

İttim gölge duvarını geriye,
arzu ve eylemin ötesine, yürüdüm gittim.

Ah, ten, benim tenim, sevip yitirdiğim kadın,
seni çağırıyorum yaslı saatte, sana adıyorum şarkımı.

İçine aldın sonsuz sevecenliği bir fanus gibi
ve tuz buz etti seni sonsuz unutuluş.

Oradaydı adaların kara yalnızlığı,
orada sevda kadını, sardı kolların beni.

Susuzluk ve açlık vardı, meyveydin sen.
Acı ve yıkıntı vardı, mucizeydin sen.

Ah İstanbul, bilmem nasıl erittin beni
ruhumun toprağında, kollarının arasında!

Ne korkunç ve ne kısa oldu sana olan tutkum!
Ne zorlu ve ne esrik, ne gergin ve ne aç.

Öpücükler mezarlığı, sönmedi hâlâ yangını mezarlarının
yanar hâlâ kuşların gagaladığı verimli dalların.

Ey ısırılmış ağız, ey öpülmüş organlar,
ey aç dişler, ey sarmalanan bedenler.

Ey umut ve çabanın çılgın bağlanışı,
içinde kaynaşıp umutsuzlandığımız.

Ve sevecenlik, su ve toz kadar hafif,
başlar sözcük belli belirsiz dudaklar arasında.

Yazgımdı bu içinde geçti özlem yolculuğum
ve orada yıkıldı özlemim, sende battı her şey!

Ey yıkıntı uçurumu, içine düştü her şey,
çekmediğin hangi üzüntü kaldı, hangi dalgalar kaldı
seni yutmayan.

Yine de seslendin, şarkı söyledin dalgalardan dalgalara.
Dikilip bir gemici gibi pruvasında geminin.

Çiçek açarsın şarkılarla hâlâ, hâlâ kırılırsın akıntılarda.
Ey yıkıntı uçurumu, açık ve acı kuyu.

Solgun kör dalgıç, derinliklerin bahtsızı,
kayıp kaşif, sende battı her şey!

İstanbul, ayrılık saati bu, hoyrat, bu gibi saat.
Gecenin tüm zaman çizelgelerine işaretlendiği an.

Sarar kıyıyı hışırdayan kuşağı denizin.
Yükselir soğuk yıldızlar, göç eder kara kuşlar.

Terk edilmiş, günbatımındaki rıhtımlar gibi.
Titrek bir gölge kaldı ellerimde oynaşan.

Ah, her şeyden uzak. Her şeyden uzak.

İstanbul, ayrılık saati bu.

Canım Arkadaşım Anlayana.........

Şairlerin sultanına.

İbrahim Necati Günay
Kayıt Tarihi : 18.10.2007 22:02:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hamdi Oruç
    Hamdi Oruç

    Terk edilmiş, gün batımındaki rıhtımlar gibi.
    İstanbul,ayrılık saati bu

    Güzel bir şiir.Çok çok güzel

    Cevap Yaz
  • Nurhayat Nalçacı
    Nurhayat Nalçacı

    Çok anlamlı ve usta işi bir eser TEBRİKLER.

    Cevap Yaz
  • Ayşe Ceyhan Düzgün
    Ayşe Ceyhan Düzgün

    İmgeler çok güzel. Titiz ve ilham eseri olduğu aşikar bir şiir tam puan ile kutlarım

    Cevap Yaz
  • Erol Erdoğan
    Erol Erdoğan

    Bugün okuduğum ikinci İstanbul şiiri oluyor.Her defasında farklı bir yanını keşfediyor insan okudukça.Herkesteki anlamı farklı koca şehrin.Ona da bu yakışır sanırım.
    Yürekten kutluyorum, saygılarımla...

    Cevap Yaz
  • Yakup İcik
    Yakup İcik

    istanbulu görmeden sevdim,
    gördügümde icimde heyecandan firtinalar koptu,
    aski bir kizi sevmek diye bilirdim,
    oysa ask istanbulmus,
    istanbulu sevmekmis ask.

    oysa cok uzaklarda ASKSIZ yasiyorum simdi....

    kutlarim degerli insan kiymetli sair...

    sevgi ve saygi ile

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (15)

İbrahim Necati Günay