İKİ BAŞKENT, FATİH VE ATATÜRK
_Avukat bir arkadaşımın taziye yerine gitmiştik. Misafirlerden iki kişi Atatürk, konusunda tartışıyorlardı. Ben Kur’an-ı Kerim’den bir Süre okudum, belki konu değişir diye. Kuran’dan sonra da aynı konu devam etti. Hassas bir konu ve cenaze yeri olduğu için dinlemede kalmayı tercih etmiştim. Konuşanlar bir türlü bir sonuca varamayınca, beni Arapçı-Persçi hocalardan zannederek veya danışmak için; “Atatürk’ü nasıl buluyorsun? ” sorusunu sordular. Ben de cevap vermek zorunda kaldım. Ve konuya şöyle girdim:
_Atatürk’ü ne öveceğim, ne de yereceğim. Anlatacağım olaydan siz bir mana çıkarırsınız. II. Murat Han, Peygamber Efendimizi üç günde bir rüyasında gören bir Allah Dostu idi. Fatih’in babası II. Murat Han daha Edirne’de iken, Hacı Bayram-ı Veli kendisine misafir olur. Küçük Fatih daha yerlerde sürünmekte, Akşemseddin köse sakalı ile Padişaha hizmet etmektedir. Horasan Erenlerinden Hacı Bayram-ı Veli’nin yüceliğini açık kalp gözü ile keşfeden II. Murat Han, İstanbul’un Fethi için izin istedi: “izin verseniz de şu İstanbul işini bitiriversek” dedi. Hacı Bayram-ı Veli, riyakârlıktan kaçınmak için, gayet safiyane bir anlatımla; “Sultanım, o iş bize mi nasip olacak? O iş belki de şu yerde sürünen küçük Mehmet’e ve Şu Köseye nasip olur ancak” dedi. Köse dediği Akşemseddin’dir.
_II. Murat Han, Yüce Veli’den gerekli işareti almıştı. Hemen Fatih’i Akşemseddin’in ellerine teslim etti. O da Din ve Fen ilimleri konusunda Fatih’i yetiştirdi. Askeri yönden Molla Gürani’ye teslim etti. Ve Fatih 22 yaşında İstanbul’u fetih etmeye karar verecek seviyeye geldi. İstanbul’un Fethi, Fatih Sultan Mehmet’e nasip olunca, Hz. Muhammed’in fetih müjdesi ve Hacı Bayram-ı Veli’nin 21 yıl önce işaret etmiş olduğu olay gerçekleşince o Yüce Veli’nin yüceliği bir daha anlaşılmış oldu. Bu Fetih Mucizesini ve onun müjdecilerini, fetih edenleri yüce ve mübarek sayıyoruz değil mi, diye onlara sordum. Onlar da evet, diye cevap verdiler. Buraya kadar bir sorun yoktur dedim.
_Peki, Hacı Bayram-ı Veli, II. Murat Han’a bu fetih sırrının manevi anahtarlarını verirken, bir müjde daha vermişti. O nedir dediler. O da şudur: ikinci müjde; yaklaşık 500 yıl önceden, Ankara’nın Başkent olacağına dair vermiş olduğu sırdır. Bu sır da gerçekleşmiş oldu. Ancak bu sırrı vereni mübarek biliyoruz da, bu sırrı gerçekleştireni neden mübarek saymıyoruz dedim. O kim dediler. Biliyorsunuz Ankara’yı Başkent yapmak Mustafa Kemal ATATÜRK’E nasip olmuştur. İstanbul’un Fethini gerçekleştiren Fatih büyük adam oluyor da, Atatürk’ün büyüklüğü neden tartışılıyor dedim. Tabiî ki soruyu soranlar da, dinleyiciler de itiraz edemeden bir süre suskun kaldılar. Atatürk’ü savunan vatandaşın gözleri parlıyordu. Diğeri de iyi bir ders almıştı.
_Biliyorsunuz, İstanbul’un Fethi ile Türk Milleti İslam Dinini üç kıtaya yaydı. Bu güzel bir olaydır. Ancak, Anakara’nın Başken olması da o kadar önemlidir. Demek ki Yüce Veli, bir gün İstanbul’un Başkentliğinin miyadının dolacağını, Türk Milletinin varlığının tehlikeye düşeceğini ve yeni bir Başkent ile Türklüğün son kalesinin kurulacağını biliyordu. Bu nedenle Ankara’nın Başkent olmasının altında da büyük sırlar aramak gerekir. Onun Kurucusu Ulu Önder’in de Liderliğinde, ATATÜRKLÜĞÜ’NDE sırlar aramak gerekir.
_Ankara’nın Başkent olmasındaki bazı sırlar şunlardır: Göktürklerden bu yana TÜRK ismi ile anılan bir Cumhuriyetin kurulmuş olması. Maide Süresi 54. ayet ile övülen Türklüğün yok olmaktan kurtulması ve vermiş olduğu Kurtuluş Savaşı ile Esir Türkler’e ve mazlum milletlere ümit ışığı olması. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Türkçe unutulmaya yüz tutmuşken, Errum Süresi 22. ayette, “Allah’ın Ayetleri” olarak zikredilen diller arasında olması ve Cumhuriyet döneminde Resmi Dilin Türkçe olması, belli başlı sırlardandır. Bu nedenle makalemizin adını Fatih ve Atatürk koyduk. 15.02.2007- Mehmet Demir Atmalı. Gaziantep Kuvva-i Milliye 2. Başk.
Kayıt Tarihi : 16.2.2007 18:30:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mehmet Demir Atmalı](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/02/16/fatih-ve-ataturk.jpg)
Müthiş bir makaleydi.
tarihe ışık tutan bir açılma var bu makalede.
Selam ve duamla.
TÜM YORUMLAR (3)