Senin için saklandım yıllarca toprağın altında
Ölüm çabuk gelecekti gözümü açtığımda
Çok bağırdım sesimi duyurmak için sana
Ben aşkla yanan bir garip ağustos böceği
Sen beni umursamayan taze kırçiçeği....
Yokluğun bel büker hayat ne biçim
Gizli gizli yanar kan ağlar içim
Doldurulmaz yerin yapmam bir seçim
Babamsız babayım gözyaşındayım
Kış kıyamet demez dağlar aşardın
Özlüyorum seni bu gurbet ocağında
Buralar benzemiyor senin taşına toprağına
Deniz varmış,yeşil varmış kimin umrunda
Kurban olsunlar senin bozkırına,yokuşlarına
Dut ağaçlarına,uzun kavaklarına
İnan bana özlüyorum seni canım ankara
titredim.......
susadım,susuzlaştım..........
terledim.......
sesim boğuldu....
konuşamadım......
..................................Gözün körüydü
...................yaşadığım aşk, duyduğum sevda
..................................Körün gözüydü
..................her şeyi kabullenen titrek bir elveda
Tapma dünya malına; hasret kalırsın dostluğa...
Hasret kalırsan dostluğa; fayda etmez dünya malıda....
Günah sokağında hızla ilerlemekteydim
Birden gözüm takıldı sokağın kenarındaki çiçeğe
Uzunca baktım…..
Hayallere daldım……
Toprağı, suyu, tohumu yaratmasaydın
Ceza sahası (18) içinde gördüm seni
Çalıp atıp geçmek istedim ama defans sertti
Ver-kaç denedim pas geri gelmedi
Şut çekmek üzereydim ki, bakışların izin vermedi...
Aşkıma şahit oldu korner bayrağı
Dosta dosttan fazla önem veren
Bektaşi geleneğini hep sürdüren
Her dem muhabbet aşkıyla yanan
Sohbet-i dergahların aleviyim ben.......
Bir manayımdır,özümdede çözümde de
Orada burada başka konuşan
Yaptığıyla dediği uyuşmayan
Sözde demokrat öze karışmayan
Ağalar gördük abiler tanıdık
Bir birine iftira baş döndüren
Canım Fatih abim ne güzel şiirler yazmış ama inan abim senin gibi duygulu canı yürekten bir insanın ağzından ancak böle güzel şiirler çıkar şiirlerini çok seviyorum sen herzaman yaz ama herzaman yaz kalbim seninle....