Sonsuz uçurumun eşiğinde, sensizliğin son demindeyim.Başım öne eğik, ellerim göğsümde, gözlerim uçurumun dibinde, gözyaşlarım çığlık çığlığa kendini bırakıyor.Allah’ım ne olur beni affet diyerekten o kutsal kucağa sarılı bir vadinin göbeğinde açmış bir lale gibi yüzüm kırmızı, Uludağların doruğunda eriyen karlar gibi yavaş yavaş eriyorum.ama belli değil,çünkü gözümdeki kirpikler yüzümdeki yalancı tebessüm gizliyor yalnızlığımı.bile bile yalancı yapıyor beni yalandan kim ölmüş diyerek ellerim titriyor, ayağımın altındaki toprak kayıyor ve tırnaklarım sızlayarak diyor ki; “et kemikten ayrıldı”.
Etim çürüse, kemiklerim bir karış toprağın dibine hapsolsa ne olur?
Ta uzaktan bir kuş sesi ürpertiyor içimi.İçimden sana değmezmiş derken Allah'ım beni affet sen benim şu zavallı canımı almadın ben sana geliyorum dediğimi sonsuz uçurumun dibi söyledi.
Ve sonra ebedi yokluğa daldım.Bir hiç uğruna…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!