BAL ARISI VE SEYAHAT
Rabbin bal arısına vahy etti….
Bir düş gördüm irkildi kanatlarım
“Ya Aziz Ya Aziz” ile çile doldururken kovan,
Alnına kim koymuş bu ateşleri
Sabaha dek yanıyorsun aybalam
Dilinde gecenin bütün düşleri
Uyuyorum sanıyorsun aybalam
Saçların dökülmüş pembe yüzüne
İlahi bir şefkat inmiş gözüne
Mayhoşluk bulaşmış şirin sözüne
Söyle kimi anıyorsun aybalam
Saklambaç oynadığın şu gölgeler
Gariptir şimdi sanki her yerdeler
Gözünde incelmiş kalın perdeler
Gölgeleri tanıyorsun aybalam
Bir melek olup da binbir ülkeye
Veyahut sıcacık şirin bir köye
Babam da benimle gelir mi diye
Babanı mı deniyorsun aybalam
Ateşler içinde serin uykular
Kızıma ferahlık verin uykular
Çağırıyor seni derin uykular
Sen babana dönüyorsun aybalam
Kayınca gözler belirsiz bir yöne
Belirir yüzde lahuti korkular
Takvimler not düşer tarihi güne
Yarım kalır bitmez denen şarkılar
Nedir hayat? Yaşamak? nedir dünya?
Allah’a ince bir perdedir dünya
Bir güzel kız suretindedir dünya
Lakin cenazeni yaşlılar kılar
Eşi,dostu hep ağırlar mezarlık
Altında başlar çetin bir pazarlık
Sökmez şan,şöhret,şairlik,yazarlık
Kalem kaldırılır başlar yargılar
Kürekle toprağı atarken beyi
Uhrevi rüzgarlar sarar haneyi
Evlatlar mal bırakmayan anneyi
Anneyi de iki melek sorgular
Dağılırlar kabir ne der takmadan
Hızlıca arkalarına bakmadan
Henüz daha mezarlığı çıkmadan
Faniler ölümsüzlüğü kurgular
Hüsn-ü cemalin Yusuf’tan yadigardır Efendim
Firkatin mi? Ehl-i aşka ah u zardır Efendim”
Nice demdir şu gönüller hep senden bahis açar
Yad-ı cemilin feleğe intizardır Efendim
“Levlake Levlak” dedi Yezdan açtı alemi
Nice alem aşkına bir pazardır Efendim
Sen kadem basasın diye halk etti alemi Hak
Bastığın yer ki firdevsdir, hoşnigardır Efendim
Takdir de edemez kadrini ne levh ne de kalem
“Kün fe Yekün” den bu yana bizardır Efendim
Gün döner aşıkların yürekleri çatallanır
Efsunludur her bakışın zülfikardır Efendim
Bağ-ı cinan olsa yoktur Hak katında kıymeti
Çıktığın ah! Uhud olsa lalezardır Efendim
Ne varsa Sana dair hep baş üstünde taşırız
Sakalından tek bir tel bin bergüzardır Efendim
Sen varsın diye varız Sen yoksan biz de yokuz
Nam-ı Celilin yoksa her yer mezardır Efendim
İSTANBUL
Nefh-i ilahinin neşvesi, bir sesidir adın
Ehl-i semanın sath-arz’a busesidir adın
Kabe olmasa –haşa- sensin kıble ey İstanbul
İLK NAAT
Henüz balçıktım…
Firdevs cennetinde nurun parlıyordu.
Bir koşu “yasak ağaç”ın üstüne çıktım,
Yemyeşildi yapraklar vecd içinde,
Dedi “ben var gerdanının üstünde
Bunca yıldır görememişim hayret”
Dedim ki ah yarim sonunda sen de
Bendeki “sen”i fark ettin nihayet
Ne efsunluymuş bakışların meğer
Gözlerin ok olmuş kalbime değer
Sabaha dek kalacaksan eğer
Öleyim sevdiğim sen beni seyret
Issız bir yerlerde kalsın mezarım
Sen gelene dek ağıtlar yazarım
Lale,sümbül olsa kalkar bozarım
Senden diken gelse kabulüm,evet
Tek dileğim o ki Rabbi Kerimden
Başka şey sormasın bana yarimden
Mahşerde billahi kalkmam yerimden
Sen gelip elimden tutmazsan şayet
Mutlu ol bu senin günün deseler
Bunca nimet hayret kimin deseler
Gir de bak yarısı senin deseler
İstemem güzelim sensizse cennet
Cebimde kalmışken sayılı günler
Takvim yaprakları ne söyler bana
Dünyayla ilgili bütün hüzünler
Kavuşmama engel değildir sana
Sen çağır su gibi coşar gelirim
Hasta yatağımdan koşar gelirim
Bir iki gün daha yaşar gelirim
Sensiz burda hayat zulümdür cana
Meftunuyum bana gel diyen sesin
Söyle ey melek sen Azrailmisin?
Sorsan ki bana kalmak istermisin?
Aklımdaki her şey gitmekten yana
Saatler seheri bulduysa anne
Vedalaşma vakti geldiyse anne
Gözlerin eğer ki dolduysa anne
Ne olur dönüp de bakma arkana
İbrahim’im ol yeter ki başımda
Gökten Cebrail gelmese de olur
Kurban olduğumu bu genç yaşımda
Senden başkası bilmese de olur.
Beni sana kurban etse yaradan
Çekilsin Cebrail,İsmail aradan
Senin ile ölüm bile sıradan
Hayat ne gülüm? gülmese de olur
Bakışların bir çala Türkistan’ı andırır
Gözlerin “beyaz zambak” gibi narin ve ürkek
Ah Süveyda! Efsanen tarihi kıskandırır
Fakat bugün ayrılığından bahsetmem gerek
Bakışların bir çala Türkistan’ı andırır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!