 Ölümü yaşamak için doğan nicelerden biriyken, ölümü öldürmeye teşebbüsten tutuklandı. Kendine müebbet mahkum edildi. O gün bugündür, cezasının  infazı için Kağan hücresinde kalmakta...
Ölümü yaşamak için doğan nicelerden biriyken, ölümü öldürmeye teşebbüsten tutuklandı. Kendine müebbet mahkum edildi. O gün bugündür, cezasının  infazı için Kağan hücresinde kalmakta...
Hücresindeyken kimi şiir, yazı, tiyatro oyunları, kısa ve uzun metraj film senaryoları kaleme aldı. Akademisyenlik, oyunculuk, yazarlık, radyo sunuculuğu, garsonluk ve amelelik gibi bir çok sektörde çalıştı. Şimdi İstanbul ve Ankara'da, iş durumuna göre ikamet etmekte.
Biri yüksek lisans olmak üzere 6 bölümde okudu- İngilizce, İletişim, Oyunculuk, Tarih, Sosyoloji, Bulgarca- fakat yalnızca birini bitirebildi.  
 
Eserleri
Şiir kitapları: Adım Adım Aşk, Cancağızım
Öykü kitabı: Maksat Muhabbet Olsun 
Tiyatro oyunları: Eski Sevgili Hezeyanları, Kral Mihail ve Kader Kalemi, Ölüm Anı, Hesaplaşma, Bir Yazar Delirmesi, Deli Dumrul ve Köprüdeki Beyaz Melek (Çocuk Oyunu) ve Ruhçuk (Devlet Tiyatroları Arşivi)
Kısa ve Uzun Metraj Film Senaryoları  
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!