Aklımın ermediği ince bir mana var
Vurdukça sinemi kanatan yar
Hayat bana ben hayata ahu zar
Bitsin bu firkat di gel kurbanım
Aşıkların dilinden düşen söz bitmez
Ben hiç ayrılmadım o iki mahtan
Işıltısı aya gider gözlerin
Kimdi söylesene seni çağlatan
Okyanusa suya akar gözlerin
Düşmüşüm bilinmez kederle gama
Öylece baksam bir köşeye geçip
Ürkekce söylenen söze ne gerek var
Kırık testimden son kadehi içip
Gönlü soğutacak buza ne gerek var
Pınarlardan akan berrak bir su sen
Seni dediler narin bir kuş diye
Çırpta kanatların tüyün görelim
Evvela yanıma oturda şöyle
Çök üstüne dizin, huyun görelim
Bize derler ağır meclis adamı
Uçurumun eşiğinde yüreğim
Sana bağlayacak bir bağ var mı ki
Sevdadan başka bükülmez bileğim
Boynumu bükecek bir sağ var mı ki
Ummanlarda kaldım yaz olur diye
Sev desen severdim bir ömür boyu
Yalancı yağmurla gelmesin güzüm
Elinde teştiyle beklerken suyu
Aşkın ataşında sönmesin közüm
Allanmış pullanmış; nisbet mi yaptın
Altaylardan başlar Viyanaya dek
At üstünde süren ter sevdasıdır
Yedi kol yirmi dört boyun gözü pek
Bin yıllık mazinin sır sevdasıdır
Çin seddinde Kürşat'ın nefesiyle
Aşın ekmeğinin tadı yok ise
Hiç bulamayacağın tuza sor öğren
Baharın zemheri gözün yaş ise
Bir daha gelmeyen yaza sor öğren
Alışamazsın ki sen bu kışa
Dosta hasret yordu beni
Vedalar mı sardı beni
Kasvet oldu vurdu ben
Unutur muyum dost seni
Gönül sarayı köşkünde
Yarim kalemimde gizli
Belki mürekkepte belki akıyor kağıda
Yine aldım elime yarimi ben dokunayım o temiz sayfaları karalasın diye
Sorarlarsa şöyle söyleyin
Yine bir kahırda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!