Gül, söyle neyleyim ben senin kokunu?
Söyle derininden mi gelir rayihaların?
Özünden mi katarsın yaprağının aromasını?
Toprağından mı alırsın kuvvetini dikeninin?
Kızıllığın gurubundan mı, tülûundan mı güneşin ?
Gül, söyle neyleyim ben senin kokunu?
Yaratan sana vermiş, benim varlık mührümü,
Bana bir fırsat sunmuş, senle çizmiş ömrümü,
Doğdum sana şans mıyım, yıktım sana yükümü,
Benim şansım sen oldun, senle yazdım öykümü
Her şeyim yarım iken, tamamladın çağımı,
Aslında hepimiz aynı şeyleri yaşıyoruz,
Sadece hayat görüşümüz farklı.
Aslında hepimiz aynı şeyleri yazıyoruz,
Sadece kalem tutuşumuz farklı.
Aslında hepimiz aynı şeyleri yapıyoruz,
Sadece tatmin oluşumuz farklı.
Günlerden bir gün, oldukça sıradan.
Güneş parlak zararsız,
Rüzgar dingin ama kararsız,
Bir serçe süzüldü sokağa, bir yaprak düşüverdi.
İki insan belirdi köşede..
Şiir içinde yaşar, sözleri şiirseldir,
Sevdalılar hasretini bu sözlerle giderir,
Aşk her bestesini, yar yanında yapar da,
Belki bütün gidişler bir Can Yücel İçerir.
Kapatmadık kitabı, umut arka sayfada,
İzdivacıdır sözlerin,
Kor umudu közlerin,
Canına neşe katar,
Yar bekleyen gözlerin.
Şiir benim kaderim,
Öylece, çaresiz, bitamam,
Belli ki olsa gerek tastamam.
Değil mi ki başlandı fütursuzca,
Niyeti hep başta kusursuzca,
Yıldırmasın engeller ve zorluklar,
Çıkmaza dayansa da tüm yollar,
Asya’nın bakışında kaldım,
İstanbullu serkeş aklım,
Sevgi emekmiş anladım,
Selvi Boylum Al Yazmalım.
Dört kardeşin işi ne,
Yetişir...
Zenginlik hırsı adı altında,
Göz dikmeyin yoksulun sofrasına,
Karartmayın asgari hayatları,
Devasa hayalleriniz uğruna...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!