Seni anlatmak şiirlerimde öyle çalakalem karalayarak değil
Gayet aklım başımda, belki bir mısrasını bile günlerce düşünerek.
Kahveyi soğuturum, yazamam.
Dışarda bir martı öter, elim titrer, yine yazamam.
Çünkü sen, öyle bir geçtin ki içimden
Sokaklar ıssızlaştı, duraklar boşaldı,
Şikayet nedir bu şikayet,
nedendir başımın ucunda dönüp duran kuşlar, hırçın mı hırçın?
Bir sabah, bir akşam, bir gece
gölgesinden kaçan zamanı ararken,
geçip giderken yıllar,
öyle bir huzursuzluk ki,
Umut var içimde, ama nasıl,
Bazen bir çocuğun kanayan yüzündeki tebessüm gibi,
Sonsuz bir gökyüzünde kaybolan kuşlar gibi,
Hüzünle sarar insanı, ama yine de var.
Düşlerim yorgun, ellerim soğuk,
Uçurumun kenarındayım,
Her adım bir soru,
Yavaşça büyüyen bir boşluk var içimde,
Ve düşündükçe daralıyor dünya.
Rüzgar yüzümü okşuyor,
Kaburgalarım kaç yerinden kırılmıştır kim bilir,
alnımdan şakağıma doğru kanlar akıyor
düşman tüfeğinin kabzasını yemişim kafama
sert, soğuk, insafsız bir demirle değil sadece,
bir yüzyılın zulmüyle inmiş bana o darbe.
Yalnızca suskun gecelerde yankı bulurum
Gözlerim deniz, dalgalar içimde boğulur
Bir adım ileri, bin adım geri giderim
Ve her yolculuk, kaybolduğum yeri hatırlatır bana.
Sonsuz bir uçurumun kenarında dururum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!