Ve sonunda arkadaşlıklara da küstüm
Hani o gün arkadaş kalalım diyordun ya
Hani o gözlerinin içine bakmaya korkarken ben
İki kelime edemeyip tir tir titrerken
Daha sert çekerken sigaramın dumanını
Ve sende arayarak gönlümün dermanını
Haydi, veda et artık o çok sevdiğin uğursuz şehre
Arkanda dev gibi bir aşk,
Tam önünde dipsiz bir yar ve şeytansı bir çehre
İçinde belki tozpembe bir köşk
Ceviz ağaçları, sapsarı güller
Efsuna dalarsan, bu yol figana gider
Bir nisan sabahı, bir yağmur gibi
Ansızın karşıma sen çıkıverdin
Gökten üzerime boşanır gibi
Ümidimi orada sellere verdin
Nasıl bir serap ki sende gördüğüm
Düşlerim, umutlarım, hayallerim, sigaram
Şehrin kalabalığında yapayalnız bir adam
Kaldırımı ıslatan bir yağmur sırılsıklam
Ve ben. Dudağımda bir şarkı, içimde hüzün ve gam
Yürüyorum kalabalığa aldırmadan
Yağmura yürüyorum bir nebze ıslanmadan
Bir dağın enkazında kalmış gibiyim
Hangi kuştan haberini alayım annem
Gözlerin nemlerle, kanla doluyken
Nasıl gurbet elde kalayım annem
Sesinde ince bir donukluk gizli
Sitem etsen ayrılığa, hakkındır
Bir rüzgârın yumuşacık kucağında bulursun ansızın kendini
Ve içinden gelmez bir nebze çırpınmak kurtulabilmek için
Bilmesen de hangi yaban diyarlara uçup gittiğini
Sormazsın düşünüp kendine bu devri alem niçin
Kapanır gözlerin dünyanın bütün efsunlu renklerine
İşte bir temmuz sabahı ve sen,
Gelip çattı ayrılık hava dumanlı
Gözlerimde üç beş nem ve bilsen
seni nasıl seviyorum bir bilsen
gitmek bir yana dursun yanımda kalamazsın
sen zaten benim sevgimi kaldıramazsın
Bir gün o kadar mutlu olacağım ki
Hepimizin ortak düşü belki bu
Hep peşinden koştuğum hayallerimi
Bir gün yakalayıp kanadından
Bırakmayacağım ebedi
Ve sonra mavi sulara salıp hüzünlerimi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!