Uzay boşluğunda bir kütlenin üzerindeki; sayılma olasılığının olmadığı, akıl ve mantıkla ilişkilendirilmiş teorilerin bir araya gelerek anlamlaştırılmaya çalışıldığı, ruhani, bilimsel, göreceli ya da "Anlamadım ben [nedenim?]i" cümlesinin, yüklemine yapılmış aforizmanın tartışmaya açık olduğu günümüz yüzyılında, hareket etmeye çalışan zerreciklerden biriyim.
Bir kadın düşle şimdi benzetmelerle bezediğin.
Adı Hayal olsun.
Bir parıltı kopar geceden saçlarına iliştir.
Adı Yıldız olsun.
Bir geleceğin olsun içinde pembe panjurların olduğu.
Adı Umut olsun.
Sana yazılan cümlelerin süre sınırlaması var.
Bunu belirleyen, kendini düşünen bir “Arzu” biçimi...
Sınırları aşan içgüdülerim bu biçimi aşmayı denese de
Aşılması zor bir sevgi “derya”sının balıkları ağda… (ş)aşkın!
Sana yazılan cümlelerin bir anlamı var.
Orada kimse var mı?
Beni duyabiliyor musunuz?
Orada kimse var mı?
Başıma bahar gelmiş diyor annem.
Derdim, tasam için sığınacak bir limanım varmış artık.
Koşarken peşinden
Öykümün
Yüzüme düşer tebessüm
Sımsıkı kollarımla
Sardığım bu dünyanın
Kahramanıyım ben
Çok uzun sürdü seninle tanışmamız.
Beyaz bir kâğıtta, onlarca yazılmış karakterlerin arasında,
İki küçük, yatay ve dikey bir gövdeyle “merhaba” dedin.
İnsan bilmez mi bedeninde gerçekleşen duyguyu?
Ben, o güne kadar bilmezmişim yeni bir duygunun keşfedileceğini.
Kalbinden çıkan sesi duymak,
Umurumda mı sanki
Dünyanın güneşin etrafında dönmesi…
Gün olmuş, ay olmuş, yıl olmuş.
Sen benim etrafımda dön,
O bana yeter.
Bir samyeli dolanır saçlarına, kıbleye döner çarpan kalbin
Çizgilere bürünmüş mimiklerine meydan okur gülüşlerin
Hissettiğin değil midir zaten yaşadım diyebildiğin an
Ne anlamsızdır yaş sayman, yaş alman, yas tutman
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!