Bereketlidir buğday tenin
Bilirim
Sürerim…
Beş bin yıllık kara sabanla
Doğurgan yüzünü
Ne ekersem
''Şehitlerin üstünde bitmiş deve dikeni
Yok mudur acep baş ucuna bir gül dikeni
Gelir Anzaklar kilometrelerce öteden
Yok mudur öz yurdunda Türkün seveni''
Sardılar çelikten cellatlar ile boğazı
Ben bakışları maziye takılan bir düne bakan
Sen sadece dünümde değil
Bugünümde yarınımda olsan
Razıyım ben dönsün başım
Sana bakmaktan kör olsun gözlerim
Bak!Bir eylül daha geldi
Sen yoksun
Duygular sararmış
Seni bekliyorum
Kötürüm avuntular içinde
Yeni geçirdim zimmetime hüzünleri
Bir bomba düşer Refah'a…
Çadırdan kefenlerde yanar bedenler.
Bebekler doğmadan ölür
Ve doğmadan giderler cennete.
Bir bomba düşer Refah'a…
Değil günler
Değil saatler
Değil dakikalar
Ben senden bir saniye bile ayrı duramam
Ne engin denizler
Eyüp sabırları büyüttüm sana
Bir de lalelerin yokluğundan
Muzdarip lal devirleri…
Saltanat kayığında değil
Küreklerin sularını okşadığı
Siz bilmezsiniz sevgili öğrencilerim
Kapıdan adımımı attım mı içeri
Takarım gülücükler saçan maskemi
Rafa kaldırırım bitmek bilmeyen hüzün nöbetlerimi
Siz oldunuz mu yanımda
Unuturum terk edilişlerimi
Tarihlerden fi
Günlerden çıkmaz ayın son çarşambası
Saat akrebe yelkovan geçe
Bütün ayıraçlarını yitirdiğinde zaman
Söz! Seni unutacağım
Tuba!
Filizlenip içimde yapraklanan
Meyveye duran çiçeklenip
Dalları semayı delerek
Şükre dalan
Çöllerde seraplardan alıp bu bedeni
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!