Yatağından usulca kalkan düşüncelerim
bir rüzgar eşliğinde serenat çalar ağlayarak
örselenmiş bir kalp tutar
gecenin şehvetinde aklı uyandırmadan
güneşin seyrinden sıyrılan gözlerim
yastığa koyduğundan başlar
Yakama yapışır gönül ihtilalleri
içim salına salına geçer gözlerimden
mahzun haberler hal beyanımı
verir daraltılmış
tanıdık gözler kan ter içindeyken
ölümü ayartacak acılar bekler beni
Saatin bamteline damlatırken pişmanlığımı
Yıllara meydan oldum şarap kıyısında
Bin bir kaygı içerisinde kaç güneş batırdığımı
Rüzgarına sattım yapraklarımı dehşetin kanatlarında
Yağız delikanlılar küstü bana
Tenine dokunan göz, dokunan dudak
geceyi susturan göğsündeki ölüm
İsviçre malı bir tebessümle katledilecek gül
ıslak, sisli ve çığlık yüklü
gözümü eğdiren zarifsizliğiyle
bir eylül bakışında vuslat.
Soylu dertlere dalmalıyım
Güneşin gözleri yüreğime değmeli
Bir lahza aşka durmalı gönül
Sisleri dağılmalı hülyalar yolunun
Canan-ı arzularken candan geçmeli
Soylu serzenişleri sokaklardan seçerken suret
Sığ suların sağduyusunda, sade ve sadece
Sorgusuz sualsiz, sevap saysalar sana sevdamı.
Sevginden sebeplensem, sana sarılsam son seferde
Sıratlarda seni sırtlasam, sancılı ve süratli.
Sessiz saatlerde, sadakatim sarınca sabahları
kaldırıyoruz usulünce geceyi
enaniyetleri tersliyoruz elimizin tersiyle
anlatamadıklarımızı seher vaktine saklıyoruz
şairler ve şiirler geçiriyoruz
gecenin o boylu poslu ellerinden
bir cafer, bir alişan geçiriyoruz
Kaldırımlar kalabalık, kapıda kader
Kaderler, karanlık kadar keder, kifayetsiz
Kanatlar kesik, kubbeler kırık
Kadar kadar kana karışıyorum, katmer katmer
Kotasız; kaç kere, kaç kez...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!