Ölüm, olgunlaşmak
Her hüznün yalnızlığında
Anlamak
Her sonbaharda
Sararmış yaprakları
Çırılçıplak ağaçları
Biliyorum sevgilim,
Realitesi, beklentisi
İmkânsız bir aşktı bu bizimkisi
Meçhullerin rolünü
Oynadık, kaybolduk
Bir bilinmezin peşinde
Gel sevgilim
Bu fani canlarımız
Ten kafeslerinden
Uçup, göçmen kuşları
Misali buralardan
Göç etmeden
Ey aşkım
Ben sende
Tutukluyum
Nefesim nefesinde
Tenim teninde
Esir
Şahmeranı dirilten Lokman Hekim bilmez
Oysa ben Nur dağına dökülen geceyim
Kayıp zamanların kırık dökük Hızır aynalarında
Güneşi avuçlayan mavisi uçurum Cansap'ım
Öylece oturmuş, bu topraklarda
Aşk, ölümünedir deyip yar elinden
Bugün beni şair yapan kadınımın
Cenazesini kaldırdım
Süleymaniye’den
Öğlen vaktine müteakip
Kuş cıvıltıları eşliğinde
Sessiz sedasız
Tanrı sancısı Seyduna
Ne durursun, hadi
Yürekler mıhlanmadan
Gözler millenmeden
Işığına kapaklan
Zifire aklan
Oysa töze ait ne varsa,
Verip katmıştım
Bir dokunuşuna,
Bir çapkın bakışına
Ne demekti dokunmak
Sana bakmak ay gecem?
Kıskanıyorum yine seni tavan arası anılarından
Seni severken, özlerken aşka kırgın, küskün yüreğinden
Seni rahat bırakmayan geçmişinin puslu, ayaz gölgelerini
Ayrılığa kanatlanan gece yarısı düşlerini, sevda uçurtmalarını,
Aşklarını perdeleyen mazinin mum ışığı üşümelerini, izlerini
Aynasında efsunlu dokunuşu eflatun-i hüznüm, ay yüzlüm
Musallat oldu insanlığın başına
Şu tehlikeli 666 enfeksiyonu
Adı siyasette U.S.A Siyonu
Ekonomide yenidünya düzeni misyonu
Sıcak parayla bu ülkede örtbas ediliyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!