Alın yazım, bahtım sensin.
Kaderim, vuslatım, hasretim sensin.
Canım, cancağızım, can özüm sensin.
Sensin varlığım, varlık sebebim sensin.
Mazim, âtim, günüm sensin.
Ayrılık,ölümün imtihanıdır
Çocuk yıllarımdan sakladığım duygularımdır
Dün,bugün geçti,yarınlar belirsiz
Yalnızlık ise ayrılığın imtihanıdır.
Hasretim gökyüzünde gezmelere,
Bir demet yıldız alıp saçına taç etmeye.
Hasretim senle geçen günlere,
Bir demet yıldız alıp yoluna sermeye.
Hasretliğim hepsinden ziyade,
İnsanın devri, düşüncelerin seyrinde saklıdır
Kul ki ne söylediğini bilmez
Ahkam mıdır, ahmak mıdır? dil pervanedir
Döndükçe döner,ya güldürür ya öldürür....
Hüzünlü bakışlar, yaşlı gözler,
Gurbet otağında durmadan ağlar.
Yattığın yerde, baktığın gökte,
Gözler uykuya hasret gardaşım.
Gündüzleri kör eden gece!
Ömrümü, yarimi çalan gece !
Uykuları bölen gece!
Söyle gece, anlat derdini,
Nedir bu çirkefin, nedir söyler gece...
Gece öylesine çokluktur ki,
Çokluk içinde bir yokluksun gece.
Gece öylesine bir çokluktur ki,
Seni yaktım artık yoksun gece.
Bir gece mavisi yalnızlığına büründü yüreğim.
Yaşadığım dinmeyen sancısıydı hasretliğin.
Kör kapılar kilitlendi üzerime,
Ve ışıksız bir pencere bıraktılar odama.
Gün doğmaz, ebet zindan olur günlerim.
.....
Kuşlar ağlardı dallarda, biz hüzünlenirdik,
Bir yaprak düşerdi, gökyüzü susardı,
Rüzgâr anlatırdı eski bir masalı,
Ve biz, yalnızlığın dilini öğrenirdik.
Gözlerimizde titrek bir hasret,
Bir kapı var, sessiz ve derin,
Her adımda yankılanır içindeki çetin.
Ne dünya sığar ona, ne yaldızlı hayal,
Orada hüküm sonsuz, insansa fânî bir misal.
Gözlerinle bakma, gönlünle gör,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!