Şarapçı
Dün gece adını andım yine o deniz kenarında kayalıklar üstünde,soğuktan kurumuş dudaklarımı ıslattım defalarca bir şişe şarap ve deniz.Her vuruşunda dalgalar kayalara adını fısıldadım onlara belki onlarla ulaşır sana.İn deniz kenarına ve oradan bak bana göremiyorsan eğer bak yıldızlara ve en parlak yıldızda buluşsun gözlerimiz ellerini uzat ona bende uzatayım belki hissedebilirim ellerinin sıcaklığını ve ısınırım belki bu soğuk kayalarda.
Birçok şişenin içine adını yazdığım küçük notlardan hiç ulaşmadımı sana yada seven birinin ...
Karanlık çökünce tüm gizemi ile:Buruk bir hüzün kaplar içimi, daralır yüreğim birden bire .Ve haykırırım denizlere,nerede güneşim, umudum,hasretim diye.Her vuruşunda dalgalar teknenin böğrüne,vurur sanki yüzüme, geceyle gelen an ve an ömür yitimi ve boş yaşanmışlığı dünyanın serserice’sine.
Ne sevmesini bildik dünyada ,nede yaşamasını ;diye kahrolurum tüm benliğimle.Her el verdiğimizden darbe yedik, her gönül koyduğumuzu yitirdik ve her denize açılışımızda bir ömrü kaybettik. Kısacası dostlar biz bu hayatı mahvettik.
Varken yüreğimizde bir dolu sevgimiz,henüz açken sevgiye yüreğimiz.Yıkılan hayaller, aldatılan kalplerle, ne kadar dayanacak sandınız bu beden, bu ruh ve bu ben.İşte yaşanan bunlar. Yaşatılanda aynı. Neden zorluyoruz ki hayatı.Ya alsın canımı, yada titremesin ellerim korkmasın yüreğim ben alayım canımı.Sıkılan yumruklarımız arşa doğru, gecenin karanlığında. Değildir isyanımız yaradana. Sadece; herşey bittikten sonra, yıllar geçmesine rağmen, unutamadığımız gönül kırıklıkları.Sizde yaşadıysanız eğer ,kırıldıysanız, kulak verin sesime. Haberdar olalım, destek çıkalım bu son çağrıyla birbirimize.
Gun şafakla başladı,özlenmiş ve hasretle bakan yüzlere.kimi geceden kalmış sarhoşluğu hala üstünde,kimi kederinden uyumamış yine.
Martıların çığlığı geliyor,dinlediğim müzikle birlikte kulaklarıma.ayaz vuruyor bedenime ,titriyorum ama niye.gözlerim ağırlaşıyor geceden kalmışım diye.nedir bu düşünce,bu yoğunluk,dertler ve uymayan davul dengi dengine.oysa bak bir dünyaya hep aynı manzara .güneş aynı gün aynı zaman bile dünki zaman belkide.aslında gecede böyle idi yıldızlar aynı yerde,ay varolduğu ilk günki yörüngesinde .değişen tek şey bizler olsun diye.
Kimlere bakmadıki bu sabah güneşi,kimler ısınmadıki sıcaklığından,ta geçmişten günümüze hep düzenin içinde.düzene karşı koyan yegane varlık sanki benim yüreğimde.sanki güneş ısıtmasa da nurlar bile saçsa ,gece yıldızlar yerinden bile kopsa ,ay bile düzenini benim için bozsa,yinede durmaz bu yüreğimde fırtına.kısacık ömrümüzde yasanmış acılara isyanıyla akıp giden zamana inat haykırışı ile dökülen satırlarla.
Dalıp dalıp giden gözlerle,bir hızlanıp bir ağırlaşan yüreğimin atışları bile yetişemez olmuş tüm bu haşmeti ile ezelden beri süren dünyamın yalanlarına nede can dediğim insanlarına.
Dün gece adını andım yine o deniz kenarında kayalıklar üstünde,soğuktan kurumuş dudaklarımı ıslattım defalarca bir şişe şarap ve deniz.Her vuruşunda dalgalar kayalara adını fısıldadım onlara belki onlarla ulaşır sana.İn deniz kenarına ve oradan bak bana göremiyorsan eğer bak yıldızlara ve en parlak yıldızda buluşsun gözlerimiz ellerini uzat ona bende uzatayım belki hissedebilirim ellerinin sıcaklığını ve ısınırım belki bu soğuk kayalarda.
Birçok şişenin içine adını yazdığım küçük notlardan hiç ulaşmadımı sana yada seven birinin elleri tutmadımı hiç şişeleri benim o içtiğim şarap şişeleri,her birine ayrı ayrı öpücükler koydum içerken içindekileri almadınmı hala hiçbirini yoksa onlardamı su alıp battılar derinliklerde kayboldular tıpkı senin kaybolduğun gibi........
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!