sen hiç güneşin damlasına şahit oldun mu
gülüşünün ardında biriken
gözyaşlarını hüzne boğup
yüreğini denizlere terk ettin mi hiç
işte ben
ben sana boğazımda yumruklarla güldüm
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
çok güzel bir şiir konuyu güzel yakalamışsınız farkımız ne diye soruyorsunuz ama iki kalp arasındaki kalbi en iyi bilen sizzsiniz hep böyle seven kalbiniz olsun tebrikler
çok güzel bir şiir. kutlarım.
daha nice şiirlere yüreğiniz muhabbetle yol alsın.
MÜKEMMELDİ...
ipe goturdum sevdami
Gozum kapali severken ! ne hos ne guzel ve anlamli tebriklerrrrrrrrrr
İşte ben...bu güzel şiiri okuyunca bir şarkı sözü yazdım.Eksiklerini giderdiğimde şiirinizden esinlenerek yazdığım şarkıyı size göndereyim inşallah.Çok güzel.Tebrikler.İçimdeki sesi duyurduğunuz için teşekkürler.Mustafa.
Bu güzel şiir için sizi kutlar başarılarınızın devamını dilerim
Sen hiç!
Güneşin damlasına şahit oldun mu?
Gülüşünün ardında biriken
Gözyaşlarını hüzne boğup,
Ve boğulan yüreğini denizlere terk ettin mi hiç?
İşte ben!
Ben seni hesapsızca sevdim.
En mutlu olduğum anlarda
İhanetin kamçısını yedim.
İşte ben!
Ben sana boğazımda yumruklarla güldüm.
Üşüyerek dokundum sıcacık tenine.
Ve titredim.
Sen hiç!
Urgan nedir bildin mi?
Yüreğindeki bilmecede kareleri doldurup,
Gülüşüne ekledin mi?
Gülüşün.
Ahh o gülüşün tırnakların çizdi mi göz bebeklerini.
İşte ben!
Ben hep aynalarla oynadım gülümserken.
En nefret ettiğim anda
İpe götürdüm sevdamı
Gözüm kapalı severken...
ETKİLİ VE MÜKEMMEL DİZELER. KUTLUYORUM YAZAN YÜREĞİ. SAYGILARIMLA...
Sen hiç!
Urgan nedir bildin mi?
Yüreğindeki bilmecede kareleri doldurup,
Gülüşüne ekledin mi?
Gülüşün.
Ahh o gülüşün tırnakların çizdi mi göz bebeklerini.
İşte ben!
Ben hep aynalarla oynadım gülümserken.
En nefret ettiğim anda
İpe götürdüm sevdamı
Gözüm kapalı severken.
...
TEBRİKLERİMLE...
Yokluğunda yok oluyordum.
Varlığınla çoğalıyordum.
Bilmeceler gibiydik,
Sorularla kayboluyorduk.
İpuçlarımız içimizdeydi
Ancak birleşirsek çözülüyorduk.
hesapsızca sevmek ve sonunda ihanete uğramek...bence çok zor bir durum..ama ihanet edilen bir sevgilinin ardından da bence göz yaşı dökmeğe değmez.SEVENE CANIM FEDA SEVMEYENE ELVEDA diye bir şerkı vardı o geliverdi şimdi aklıma...bence o temiz yüreğinizin yeni sevdalara yelken açması dileğiyle.kutlarım duydusal kalbinizi.sevgiyle kalın..saygılarımla...ibrahim yılmaz..
İşte ben!
Ben sana boğazımda yumruklarla güldüm.
Üşüyerek dokundum sıcacık tenine.
Ve titredim. ' Tebrikler. Sevgilerimi yolluyorum.
Bu şiir ile ilgili 58 tane yorum bulunmakta