Kaldırımların gözcülüğünden bıkmıştım
Rüzgâr vücudumda dolaşırken
Çiseleyen yağmur saçlarıma masaj yapıyordu
Çamurlu yollardaki ışıltılar bana şiirler yazarken
Kalbimin derinliklerinde geçmiş ve gelecek geziniyordu
Dışarıdan gelecek seslere, kulaklarımı tıkadım,
Hayatımın, hayallerimin, umutlarımın sesini dinlemek istiyordum
Hayatın gerçeklerini görmemek için, körebe olamazdım
Onun için gözlerimi asla gerçeklere yummadım
Aklıma, kalbime vurulan, prangaların farkındaydım
Ana dilim, ana dinim, ana kültürüm ve ata yolum
Çocukluktan itibaren beynime kazınan simgelerdi
Başkalarının hayatı, hayalleri, beni yönlendirecekti
Ben, kimliksiz, kişiliksiz dolaşacak mıydım sokaklarda
Hayatın içinde, orada burada, başı bağlı yürüyüş kollarında
İnancımın, hayatımın ilkeleri bana ait değildi
İnandığım ideoloji, din, kavramlar bana ait değildi
İlkelerim atalarımdan bana miras kaldı
Sonrakiler bütün güçleriyle bana zorladı
Dinim, mezhebim anamdan bana miras kaldı
Sonrakiler bütün güçleriyle hayatıma zorladı
İdeolojim ise, alabildiğine kıvrak, kaypak, yalancıydı
Çıkarlarını; aklıma, hayatıma egemen kılan bir yılışıktı
Bir an durdum, kalbim duracaktı neredeyse
Ben ne kazındırdım, ne verebildim kendime?
İlkelerim kahramanların
Dinim, mezhebim anamın
İdeolojim ise çıkarların
Bütün gücümle tükürdüm sokağa
Bütün gücümle haykırdım karanlıklara
İnsan olarak ilkelerim, kendimin olmalıydı
Dinim, mezhebim, yolum bana ait olmalıydı
İdeolojim çıkar değil, sevgi, saygı, paylaşım olmalıydı
Rüzgârın hızı arttı,
Yıldızlar bulutların arkasından bakıyorlardı
Onların muzipçe göz kırptıklarını düşündüm
Ne var?
Kendi ilkelerim olamaz mı?
Kendi inandığım din olamaz mı?
Kendi görüşlerim olamaz mı?
İdeolojim sevgi, saygı, paylaşım olamaz mı?
Hayatın karanlık sokaklarından bir kahkaha patladı
Söylediğim her şeyi geri çevirdi, yüzümü tokatladı
Allah aşkına, sen nesin, manyak mı? Sapık mı?
Ne var?
Kemdim olmak için
Gerekirse manyak, gerekirse sapık olabilirim
Bir sakıncası mı var?
Karanlıklar içinde kahkahalar
Sen, seni robot yetiştiren düzeni hiçe sayıyorsun herhalde
Koroyla, alkışlarla, bütün okullardan öğrendiklerini düşünsene
Senin, değişmez, değiştirilemez ilkelerin var
Senin, tartışılmaz, tartışılamaz kuralların var
Seni içine hapsettiğimiz çağdaş fanusumuz var
Bütün bunlar kazındı beynine
Yerleştirildi, düşüncelerine, hayallerine, geleceğine
Ve seni koyduk özenle camdan fanusun içine
Bütün değişmezler
Bütün tartışılmazlar
Senin fanusun
Sen içinde zıplıyorsun
Bütün gücümle
Bağırdım karanlıklar içine
Hayır…
Ben fanusta yaşamak istemiyorum
Ben fanusun içinde zıplamak istemiyorum
Ben insanım
İnsanca, kendim olarak yaşamak istiyorum
Yağmur hızlandı
Rüzgâr fırtınalaştı
Bulutlar arkasından gürültü koptu
Bir ışık, süzüldü yeryüzüne doğru
02.11.2009 - İzmir
Her düşünce, her düzen
Eğitim düzeniyle, ideolojisiyle, ilke ve kurallarıyla insanlara bir fanus yaratır…
Fanus insanların özgürlüklerini belirleyen camdan kavanozlardır
Dışarıdan bakanlar içindeki köleleri görürler
İçeriden dışarıya bakanlar kendilerini özgür bilirler.
Dün karanlık çağın fanusları dünyayı sarmıştı…
Bugün bilimsellik, teknoloji, aydınlık çağın felsefeleri, ideolojileri fanus olarak dünyayı sarmaktadır.
Mehmet ÇobanKayıt Tarihi : 2.11.2009 00:11:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mehmet Çoban](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/11/02/fanus-22.jpg)
tam puan
TÜM YORUMLAR (19)