Gökyüzüne bir mektup yazayım, Yıldızlara dökülsün sözlerim. Rüzgar taşısın sevgimi uzaklara, Gönlümün en derin köşesinden.
Ay, mektubumu okur mu acaba? Işığında gizli kelimelerim, Sevdanın en saf haliyle dolu, Gözlerimden süzülen yaşlarımla.
Bir dilek tutayım mı yıldıza? Belki de gerçek olur hayalim. Sevdiğimle kavuşurum sonsuzluğa, Gökyüzünde bir ömür boyu.
Gözlerimdeki yıldızlar, umudu taşır her gece,
Kalbim aşka dair derin bir yolculuğa çıkar.
Hasretin acısı içimde, bir deniz gibi derin,
Aşkla yanarım, bu özlem beni büyüler.
Düşlerimde seninle dans ederim rüzgarla,
Gözlerinin duvarına asayım ruhumu, Tek bir soluk çek, değsin tüm sancılara. Saçların acem kızları gibi dağılsın, Zerrelerimin ücralarında salın, gel bana.Atlamışken senin okyanusunun derin sularına, Boğ beni gözlerinin karasında. Ölüm mutlu etmemiş olsun daha önce, Böyle hiçbir faniyi öldür ki beni, sende Ebeden yaşayayım seninle.
Ayrılık ne biliyor musun ey kuş? Ne kapanan kapılar ne de hasret kokan bir mektup. Ayrılık bendeki onun içimde güne bakan bir ay çiçeği gibi büyümesi. Ayrılık her gün gün doğumunu bekleyişi. Öyle işte, kuş. Ayrılık içimde, taa içimde. Ayrılık özgür kalamamak. İçimde büyüyen onun ağırlığı başımı kaldırmıyor. Göğün mavisine, dalın yeşiline bakamamak, ayrılık baktırmıyor başka bir yere. Ayrılık gözlerinin hep o kapıda olması veya kapının ulaştığı kara zift kokan beni ondan ayıran zalim yolda oluşu. Ayrılık benim içimdeki sende saklı bir tespih. Çektikçe içimi acıtan ve saydıkça uzayan bir boncuk. Bütünü her taş. Ya bir ay, ya bir yıl, ya bir ömür. Sen neye sayarsan say, ya da sayma artık ne fark eder. Ben de ki sen içinde o kadar güzel ki, sen olmasan da özlemin yeter bana. Sen olmasan diyorum, güzel bana olur. Yoksa sensiz bir an geçer mi ömürde? Sensizlik bir ip gibi kıskanır boynumu ilmek ilmek. Öyle işte, kuş, selam götür ona. De ki sensizliğe alışamadı.
Soğuk bir o kadar da sıcak küçük bir o kadar da büyüleyici yalnızlık Temiz havası bir o kadarda nefessiz kaldım burada soğuduğunda üşüdüm küçüklüğünde boğuldum havasında nefessiz kaldım gitmek istiyorum buralardan belki kimseler duymadan arkama bakmadan dostlarıma hoşça kal demeden hoşça kal mesleğimin ilk şehri isyanıma karşı ilksin unutulmaz yaşanırsın bazı anılarıma hoşça kal bazı anılarıma kal diyeceğim şehir elvedalar bana göre değil ama hoşça kal
Hüzünler ektim sigarana tadı daha güzel olur diye
Bakma sen haykırışlarıma biraz papatya çaldım gökyüzünden
Ölümlü düşler ölümsüz haykırışlara döndü
Ey benim yüreği merhametli, kalbi temiz sevgilim.
Gülüşünde çocuklaştığım,
Gözlerinin ışıltısında parladığım,
Kalbimin sultanı, Canımın cananı sevgilim.
Yanımdasın her an.
Kelepçeli Kalemimden
Bir martı gibi süzülüp, çırpınıyorum şu sıralar Denizin boğuk ve yorgun bakışlarında
Gölge gibi geçiyorum şu kahrolası dünyadan
Banklarda insanlar ruhsuz birer ölü gibi Yaşlı bir adamın gözleri nemli
Yaşamak için nefes almak yeter mi bayım?
Kalemi me kelepçe vuruyor düşüncelerim. Bocalıyorum.
Ancak duâm ulaşır, sana.
Beddua etmem, dilim varmaz bilirsin.Dilediğin kadar yabancı kesil, ardına bakmadan git,
Varacağın menzil yine benim kalbimdir.
Kelâmın zehirden ok, içimi dağlar, dilim lâl, zırhım sükût.
Farkında değilsin.
Su gözleri maviyle kaplanan,
Kirpik kirpik gözlerime saplanan,
Bulut bulut gözyaşında toplanan,
Gözünde dalgalar oynaşır Leyla'm.
Yüzüne gün vursa güneş utanır,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!