Dünyaya dair ne var ne yoksa,
Sarmış dört bir yanımızı,
Her gönülde bir telaş, bir hengâme,
Koşar durur insan: otobüse, dolmuşa, taksiye…
Binerken, inerken…
Bir göz saatte, bir el telefonda.
Nereye bu gidiş, ey insanoğlu?
Ne bu telaş, ne bu sabırsız gidişat?
Unutuldu sanki,
“Acele işe şeytan karışır,” dedi ecdad,
Bizse şeytanın işinde, farkına varmadan,
Zamanın peşinde sürüklenir olduk,
Sanki ebedi kalacakmışız gibi...
Oysa ki, bir nefeslik ömür bu,
Bir sabah uyanmaz olur insan,
Asıl vazife nedir, soran kalmadı,
Nefsani hevesler almış aklı baştan.
Ey İnsan!
Ne çabuk unuttun ezel sözünü?
“Elestü birabbikum” hitabını...
Ne oldu secdelerde ağlayan kalbe?
Ne oldu rıza için yanan cana?
Halbuki her adımda bir hesap var,
Her nefese bir şükür gerek,
Faniye aldanıp bakiden uzaklaşmak,
Ziyan değil midir; En büyük ziyan?
Dur biraz...
Bir soluklan, bir düşün, bir sus...
Zira hakikat, sessizlikte tecelli eder.
Ve unutma:
Meşguliyetin çokluğu, gafletin perdesidir.
Kayıt Tarihi : 29.9.2025 15:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



