İşte mevsimlerden yaz
Aylardan, şımarık haziran.
Dinlendir kendini biraz
Çık tatile, hazırlan
İşte mevsimlerden yaz
Sıkıntılıydı gece.
Sıcaktı,
Bezgindi,
Belki de üzgündü.
Sonra,
Bir uğultu yırttı geceyi.
Rutubet kokulu bir hapishanede
Tutsak olmuş düşleriyle
Küçücük bir kız çocuğu yaşar
Annesiyle birlikte.
Evinden, kardeşlerinden uzakta
Yağmurlu bir şubat gecesiydi, sana veda ettim İzmir.
Kederlerimi, acılarımı, hayal kırıklıklarımı,
Sahte bakışları, yalan gülümseyişleri,
Ve sevdiklerimi
Sana bıraktım.
Ben bir ulu çınarım tarihten gelen.
Köklerim toprağıma kaynamış.
Toprak kök olmuş, kök toprak.
Toprak beslemiş beni sarmış, ısıtmış.
Ben bir ulu çınarım
Beklerim toprağımı karış karış.
Umutsuzduk
Gözyaşları vardı.
Kutularla dolu armağanlar getirdiler.
Hiç bir yerde görülmeyen armağanlar.
Çocukluğumun evi.
yeşil boyalı,
bahçeli,
küçük ama sevimli.
Bahçede kocaman bir erik ağacı,
Altında eski bir tulumba.
gecenin içinden
bir adam geçiyor
ağzında sigara
dev adımlarla.
yıldızların arasına süzülüp
hoşçakal dedi dünyaya
Yıllar geçip gitti yıldız akışı
Muhabbetler tükendi bak yavaş yavaş.
Şarkılar sustu, kahkahalar azaldı,
İçinde bir burukluk geriye ne kaldı?
İşte kapını çalan..
Yine sıradan bir gün işte
Yine yalancı şarkılar dinliyorum.
Herşey bir önceki günün tekrarı
Sıkılıp dışarı çıkıyorum.
Şehrin gürültüsü kulaklarımı parçalıyor
Ama gökyüzü, deniz yine masmavi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!