Fakirliklerimiz 3 Şiiri - Remzi Ece

Kabak tadı vermeden bitirelim bu seriyi.
Uzun yazılara ve serilere sağlığım elvermiyor zaten.
Eski bakanlardan Esat Kıratlıoğlu'nu bilir, yaşı bize yakın olup azıcık hayatı takip edenler.
Zamanında nefret ettiğim, fakat sorasında kendisinin haklı çıktığı bir hikaye anlatır dururdu hep.
İşte naklediyorum.

Bir Diyab Ağa vardır ve meb'us seçilmiştir. Köylüleri, "Bak Diyab Ağa, biz seni meb'us seçtik, sonra bozulup bizi unutmayasın" derler.
Diyab Ağa'nın cevabı bir ilme işaret eder ve nettir. "Efendiler, ben sizin sütünüzün kaymağıyam, siz ne iseniz ben de oyam" der.

Yani dostlar, biz ne isek yöneticilerimiz de o.
Yani demem o ki, biz siyaset denilen şeyi bilmedikçe, kaymağımız tutmuyor. Bu nedenle ki siyaset ve siyasetçi fakiriyiz.

Burada pilitika ve siyaset ayrımını derin analizlere tabi tutmayacağım. Yirmibeş senedir pişirdiğim bu çorbayı ikram etmeyeceğim.

Ama kokusunu tamamen elimine edemediğim için, Çorbayı bütünüyle saklama olanağım yok.

Burada politika kelimesinin Latince' den gelen ve; siyaset kelimesinin Arabça'dan gelen bilmem ne lojisinden de bahsetmeyeceğim.

Yetmiş sene iki taşı üst üste koymamak, ve koyana da ket vurmak siyaset değildir.

Onların yapmak zorunda iken yapmadıkları şeyleri yapmak ta siyaset değildir.

Vel hâsılı kelâm, ülkemiz siyasetçi fakîri olmaktan da uzaktır. Ülkemizde siyasetçi yoktur.