Ayakkabı yok, giderim öküz otlatmağa
Ayak basarım dikenli tarlalara
Öküzler durmaz kaçar sağa sola
Daha küçüğüm, yorulurum başlarım ağlamaya
İhtiyar anam bir şeyler kor çantama
İştahla diş atarım peynirle kuru çamana
Bazen talim ederiz kuru soğana
Yerim azığımı, şükrederim yaradana
Akşama kadar otlatırım doyar öküzler
Mis gibi kokar çayır ile çimenler
Olmasaydı bir de koruma bekçiler
Bazen gelip bizi döverler
Ayağıma dikenler battı canım acıdı
İhtiyar anam akşamları dikenleri çıkardı
Gözlerimden yaş döküldü, canım yandı
Unutamam bunları anılarımda kaldı.
Salih Altıntop 16.12.2004
Yaşım 8 – 9 ailemin en küçük çocuğuyum babam ağabeyim kendilerine göre başka işleri, annem ise ev işlerini yapmaktadır. Bizim mesleğimiz çiftçiliktir, mahallede herkesin olduğu gibi bizimde dört öküz, iki inek, beş altı koyun keçi ile iki merkebimiz bulunmaktadır. İnekler sığıra, keçi ve koyunlar mahalle sürüsüne katılarak çobanlar nezaretinde otlatmağa gönderilir. Geriye dört öküz ile merkep benim başımın belası olmuştur. Bahar yaz ve güz mevsimlerinde okul açılıncaya kadar her gün sabah saat altıda kalkar anamın hazırlamış olduğu azık torbamı boynuma takar, haydi öküzleri merkepleri önüme katar otlatmağa giderim. İşte her gün böyle benim çocukluğum.
Günlük yaşantımı gerçek olarak yukarıda yazılı “Fakir Çantam” şiirim en güzel şekilde anlatılmaktadır.
İşte çocukluğumu yaşayamadan günlerim böyle geçmiştir.
Salih AltıntopKayıt Tarihi : 10.4.2015 21:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!