Gökler yağmurlarını indiriyor kentin sokaklarına...
Genç kızlar, oğlanlar kaçışıyorlar ıslak caddelerine sevdanın...
Kediler saçak altlarında iliklerine kadar üşüyor!
Gök yüzünden yer yüzüne milyarlarca yıldır s/aklanan hasretler düşüyor, üşüşüyor yaralı kalplerin üzerine...
Ben adı dâhi duyulmamış bir kentin esrarengiz bir yamacında yaşıyorum,
Penceremde bir saka kuşu ve küpe çiçeği, Avucumda kaynayan bir kaç dua ya hut teselli belki...
Zulamda bir kaç dal sigara ve çay!
Heybemde şiir diye aslında sana ve gecenin koynuna fısıldadıklarım var...
Koynumda bazen karanfil çiçeği kokusu Bazen eskimiş sayfaların kokusu...
Oysa hiç yoksun sen!
Her gece sineme saplanan oksun sen!
Satırlarıma işlenen, aşılanan bir zehir gibisin bazen...
Bazen göğsüne sığınıp ağladığım babamsın,
Bazen gözlerinde eridiğim yâr..
İçimi kanatan yarasın yorgan döşek hasta zamanlarımda!
Ateşlendiğimde sayıklamalarımsın!
Hem çok hem azsın...
Birlikte delirdiğim bir çocuk,
Göğsüme sızan nurdan bir oluk,
En dar zamanlarımda bolluk...
Oysa sen hiç yoksun!
Gökler yağmurlarını indiriyor kentin sokaklarına!
Köşe başında gençler öpüşüyor,
Yağmurun ezgisine eşlik edercesine kuşlar ötüşüyor.
Bana dokunmaya çalışan her ruha batrdığım dikenlerden sızan kan yağmurlara karışıyor.
Elimde bir can kuşum kalıyor bir de göğsümden göğe yükselen binlerce âh, eyvâh, biraz da karanfil çiçeği kokusu...
Gece sessizce fısıldıyor; "o da herkesti!" Diye Ve inancım kuytu birköşe de faiili aşikâr bir cinayete kurban gidiyor...
Fazile Aşar AydınalpKayıt Tarihi : 16.8.2023 23:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Teşekkür ediyorum
Çok teşekkür ediyorum
TÜM YORUMLAR (5)