Anamın sütü kadar helal bir düşteyim.
Bir sevda ki…
Bedenimin anadolusuna yayılmış.
Nabzımda kararsız bir ısrar.
Gözlerim ufuklarda
Ben tarihteyim şimdi…
Öyle kalın
Öyle derin bir tarih..
Ezberimde hepsi..
Ölmek kadar gencim.
Ölmek kadar yaşlandım..
İçimde yenilmiş bir kalabalık.
Bütün temizler kirlenmiş.
Yüreğim göç zamanı her temmuz…
Elimi attığım yerde
Kurumuş meyve dalları
Günlerin yüzü kirli bir kağıt
Günlerin arkası çirkin bir ağıt.
Gebe kadınlar
Bakire kızlar
Burjuva delikanlılar
Ağlayan çocuklar var düşümde
Geçsem zamanı
Aynı anda
Aşsam uzaklıkları
Aynı yerdeyim…
Ömrüm bir temmuz ateşi ki..
Kaç yok kesitinde durmuş
Ve sönmüş..
Uzayan yollara taşıdım tüm öfkemi.
Beni senden alan..
Sana getiren yollara..
Artık ellerim kaba..
Unuttu ince sevmeleri.
Zaman takvim zamanı değil
Bir kum saati..
Eskidim mi…
Eksildim mi…
Bir temmuz akşamına giderken vakit.
Sulayamaz oldum yüreğimi..
Bu yüzden mi sesim apansız.
Bu yüzden mi sesim şaşmaklı…
Sanki yüreğim…
Sanki yüreğim yeni seferlere yaşmaklı..
Yakılmış defterler
Yelkovansız saatler
Kanlı gömlekler
Ana rahmine düşmemiş
Ceninler görüyorum düşümde.
Duvarlara asılı…
Anlamsız bir gücün esrarındayım.
Aklımın tapınaklarında zayıf bir iman.
Çocukluğumun çıngıraklarında
Takılmış zaman…
Veee..
Ağrılı sevdamın kaplıcaları…
Bu gece yüreğimin memleketinde
Bu gece faili meçhullerdeyim…
Bulun beni……….
Kayıt Tarihi : 19.5.2008 15:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)