yine İstanbul
Çıksam dışarı yine İstanbul sevdası.
Nisan sabahının ılıklığı üzerimde.
Çekmeceye doğru yola çıkacağım.
Vitrin gibi seyredeceğim yolları.
Ne bir umut ne de bir hayal bendeki
Sevda değil bu adını bilmiyorum
Ayrı bir şey bu zamansız
Zaman baş edemiyor
Ne bugün ne dün ne de yarın
Ne anlaşılmış ne de tarif edilmiş
Her ne kadar deniz mavi ise
Bir o kadar yeşil ve bir o
Kadar siyah.
Ve uçurumlar
Her ne kadar yüksekse
Bir o kadar yakın
Karanlık bir oda yine ben
Firar etmiş bütün ışıklar
Kapı kilitlerinden is kokulu hava
Ciğerime dağılıyor
Erkekler ağlamaz diyorlar
Kim demiş erkekler ağlamaz diye
Hele dur!
Bir soluklan ey ruhum!
Yudumla acı acı sevdanın suyunu.
Sal gitsin bedenini
Felç kesilsin gözlerin görmesin
Görmesin ne aynada beni ne de yari.
Bir örümcek ısırığıdır
Bedenimi yoklayan, acıtan, sancıtan
İçim suya karışıyor;
Bütün organlarım çalkalanıyor
Dişleri arasında
Önce kalpsiz
Belki; yarın gelirim
Teselliyi kaybettiğin yerde belirir gölgem.
Suskunluğa gömülü
Tam yirmi üç yıl.
Bekle
Göz açıp kapayınca umut olurum sende.
Çaresiz kalıyor düşüncelerim seni ararken
Virane sokaklar ağlıyor yüreğim topalken
Uzak kalmak niye ki
Bunca senedir kaçıyorsun
Ağlatacak birilerini mi arıyorsun ardından
Kaçamak bakışlarınla sır oluyorsun, kayıpsın
Gecenin en karanlık anında
Güneşe yakın olmak gibi
Ölüme yakın olmalısın sevgili.
Su olup akacağın bir zaman dilimine yanaş
Kendine bir yurt seç
Susuz ve kurak olsun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!